Ada insanının kendine has bir sakinliği vardır ya hani, Ayvalık Cunda Adası tam olarak bunu görebileceğiniz bir yer. Bunun üstüne bir de Trakya insanının keyfine olan düşkünlüğü eklenince tam olmuş. Trakya ne alaka derseniz adada yaşayanların çoğu mübadele ile Batı Trakya, Midilli ve Girit’ten gelmiş.

Cunda Adasını bana özetle derseniz tek cümleyle; Rum mimarisi, taş sokaklar, Girit mezeleri ve keyfe keder insanların yaşadığı bir yer diyebiliriz. Başka mı? Bir de Ortunç koyu var; tertemiz bir deniz ve buzzz gibi bir su. Eee başka bir şey yok mu? Var olmasına var da insana bu kadarı bile yetiyor. Sabah ortalık 9 gibi hareketlenmeye başlıyor, bizim kaldığımız yerde kahvaltı saat 9’da başlıyordu, çoğu yerde de bu şekilde. Dedik ya rahatlar, öyle aceleleri yok. Uzun uzun keyifli bir kahvaltı şart. Sonra yanınıza öğlende yiyebileceğiniz ufak tefek bir şeyler alıp Ortunç koyuna kendinizi atıyorsunuz. Ağaçların gölgesine kuruluyorsanız, burada kamp sandalyesi ve masa keyfinize keyif katar, onu da aklınızda bulundurun. Sonra da o buz gibi suya atlayıp kendinize geliyorsunuz. Biraz kitap okuyayım, uyku bastırdı azcık kestireyim, yüzsem mi yüzmesem mi derken koca bir gün geçiyor. Akşam da Cunda merkezinde gözünüze kestirdiğiniz bir yerde rakı ve Girit mezeleriyle günü batırıyorsunuz. Gerisi size kalmış ama bizce gayet yeterli :)

Detaylarına gelecek olursak asıl adı Alibey Adası olan Cunda Adası gezilecek yerler nerelerdir, nerede kalınır, nerede ne yenir, ne zaman gidilir, Cunda Adası plajları ve diğer tüm detayları sizin için derledik ve çok güzel bir Cunda Gezi Rehberi hazırladık.

>> Cunda Gezilecek Yerler
>> Cunda Plajları
>> Ne Zaman Gidilir?
>> Konaklama
>> Cunda’da Yeme – İçme
>> Cunda Gece Hayatı
>> Cunda Adası Nerede?
>> Cunda’ya Nasıl Gidilir?

Bilgilere geçmeden önce “herkes Cunda adası olarak biliyorken buranın adını Alibey Adası olarak değiştirmenin ne anlamı var?” diyenler için tarih dersi: Kurtuluş savaşında silahlı mücadeleye ilk başlatan 172. Alay’ın kumandanı Yarbay Ali Çetinkaya’dır. Bir hikayeye göre de Ali Çetinkaya Ayvalık’tan yüzerek Cunda Adasına gelmiştir ve silahlı mücadeleyi başlatmıştır. O yüzden biz de genelde isimlerin değiştirilmesini gereksiz bulsak da burası Alibey’dir ve Ali Çetinkaya’nın adasıdır. Bu arada Cuma ve Pazar günleri saat 17:00’da İstiklal Marşı duyarsanız, bu belediye hoparlöründen geliyor. Cuma akşamı Ayvalık Cumhuriyet meydanında göndere çekilen bayrak Pazar günleri de indiriliyor. Bu esnada da tüm Ayvalık’ta İstiklal Marşı çalıyor. 1955 yılından beri devam eden bu geleneğin sebebi de Yarbay Ali Çetinkaya’nın komuta ettiği alayın başlatmış olduğu silahlı mücadeleyi anmak.

Cunda Gezilecek Yerler

Cunda Adası oldukça küçük bir yer, haliyle de gezilecek yer sayısı da çok fazla değil, koyları saymazsak gezip bitirelim derseniz 2-3 saatte bitirebilirsiniz. Tabi böyle yapmayın, siz de ada insanı olun ve sakin sakin gezin, sokaklarında uzun uzun yürüyün. Zaten arabayla gezmeniz sadece eziyet olur, çünkü sokaklar çok dar ve dik. En güzeli merkezde bir otoparka arabayı bırakmak ve tabana kuvvet yollara düşmek. Çok yorulmayacağınıza emin olabilirsiniz çünkü Cunda Adası gezilecek yerler oldukça az ve birbirine çok yakın. Yalnızca yürürken biraz dikkat etmeniz gerekiyor, akşam yemeğine topuklu ayakkabı ile çıkıp biraz da rakıyı fazla kaçıran hanımefendiler taş sokaklarda bileklerini burkabiliyor. Aman siz dikkat edin. :)

Aşıklar Tepesi

Merkezden yürüyerek çıkabileceğiniz bir mesafede yer alan Aşıklar Tepesi, çok güzel bir Cunda ve Ayvalık manzarasına sahip. Tepede; Agios Yannis Kilisesi, Yel Değirmeni, Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı ve oturup dinlenebileceğini bir cafe bulunuyor. Ayrıca yürürken çok güzel sokaklardan geçeceksiniz ve Cundadaki eski Rum evlerini de daha yakından görebileceksiniz.

Aşıklar Tepesi

Agios Yannis Kilisesi

Mübadele sonrasında atıl bir şekilde kalan Agios Yannis Kilisesi ciddi anlamda tahrip edilmiş. 1944 yılında meydana gelen depremde tavanı çökmüş ve 2007 yılında Rahmi Koç tarafından restore ettirilene kadar 4 duvar olarak kalmıştır.

Agios Yannis Kilisesi

Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı

Aşıklar tepesinde bulunan bu kitaplık aslında Rahmi Koç tarafından restore edilen bir şapel. Necdet Kent’in oğlu Muhtar Kent tarafından babasının kitaplarının bağışlaması ile Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı kurulmuştur. İçerisi çok küçük olmasına rağmen 1300-1500 arası kitap olduğu söyleniyor. Bunların tamamı Necdet Kent’e ait kitaplar.

Sevim ve Necdet Kent Kitaplığını Pazartesi hariç her gün 09:30-17:30 saatleri arasında ücretsiz olarak ziyaret edebilirsiniz.

Yel Değirmeni

Cunda ile yel değirmenleri o kadar çok örtüşüyor ki Cunda’ya gitmeyenlerin evlerinde bile hediye olarak gelen yel değirmenli Cunda magnetleri vardır. Böyle olunca insan bir sürü yel değirmeni görmeyi bekliyor. Ancak tek tük yel değirmeni görebiliyorsunuz. Bir tanesi Agios Yannis Kilisesine bitişik vaziyette ve restore edilmiş. Bir diğeri de Kilisenin az ilerisinde, burası kısmen de olsa bir restorasyon görmüş. İçerisinde herhangi bir işletme olmadığından içine de girebilirsiniz.

Taksiyarhis Kilisesi

1873 yılında yapılan kilise yine ülkemizde bir çok kilise gibi atıl durumda kalmış ve ciddi anlamda zarar görmüş. 2011 yılında restorasyona alınıp, 3 yıl süren çalışmalar sonucunda Rahmi Koç Müzesi olarak açılmış. Müze, Pazartesi günleri kapalı, diğer günlerde ise Nisan-Eylül arası 19:00’a kadar, diğer aylarda ise 17:00’a kadar açık. Ücretsiz şekilde girip hem kiliseyi gezebilir hem de koleksiyonu görebilirsiniz, elbette ki koleksiyonda klasik arabalar da var.

Cunda Plajları

Yedik, içtik, gezdik her şey tamam ama sonuçta adaya geldik biraz da denize girmek ve güneşlenmek lazım. Merak etmeyin Cunda plajları arasında size uyan en az bir tane güzel yer bulabilirsiniz. Sakinlik arıyorsanız Ortunç koyu, eğlence arıyorsanız Patriça koyundaki beachlere gidebilirsiniz. Sığ bir deniz arıyorsanız Çataltepe plajına gidebilir, kimse olmasın diyorsanız Pyrgos Adası’nın tam karşısındaki koyda denize girebilirsiniz. Plajları biraz daha detaylı anlatmak istediğimiz için Cunda plajları için en kısa zamanda ayrı bir yazı hazırlamayı planlıyoruz.

Cunda Plajları

Ortunç Koyu

Ne Zaman Gidilir?

Keşke kalacak alternatif yer sayısı çok olsa da yılın 12 ayı gidebilsek ama maalesef Cunda otelleri ve pansiyonlarının çoğu Mayıs – Eylül arasında açık oluyor. Sezon başı ve sonu biraz daha sakin olacağı için çok daha keyifli olur. Ancak sezon başlangıcında gitmenin bir dezavantajı da var, hala tadilatta olan yerler vs. olur, kısacası herkes sezonu aynı anda açmayabilir, o yüzden siz sezon sonunu tercih edebilirsiniz. Hem her yer açık olur, hem de ortalık sakin olur, tabi denizi de Mayıs ayına göre daha sıcak olacaktır. Dememiz o ki Cunda’ya her zaman gidilir ama en güzel zamanı da Eylül ayıdır. Ne zaman gidilmez derseniz bayram vs. gibi uzun tatil dönemleri aşırı kalabalık olur. Bir de bu dönemde esnaf maalesef hiç acımıyor :)

Cunda’da Konaklama

Ege denizinin 4. büyük adası olmasına rağmen büyük bölümü tabiat parkı olan Cunda Adası’nda yerleşim yeri oldukça küçüktür. Buna rağmen ihtiyacınıza uygun bir konaklama yeri bulmanız mümkün. Lüks bir yer arıyorsanız Ortunç Hotel, samimiyet arıyorsanız küçük bir butik otel diyebileceğimiz Duru Pansiyon ya da kamp severler için kamp alanları, Cunda Adası’nda konaklama ile ilgili sıkıntı yaşamanız mümkün değil. Yalnızca çok yoğun dönemlerde tercih etmemeye özen göstermenizde fayda var.

Cunda otelleri, pansiyonları ve kamp alanları; kısacası tüm konaklama seçenekleri için “Cunda’da nerede kalınır?” yazımıza kesinlikle göz atmalısınız.

Cunda’da Yeme – İçme

Şimdiii Türk mutfağının mezelerini biliyoruz ama Rum mutfağının da bu konuda eksiği yok fazlası var. Cunda Adasında bu iki mutfak bir araya gelmiş dolayısıyla nereye gitseniz karşınıza müthiş mezeler çıkıyor. Zeytinyağlılar derseniz zaten Ayvalık eşittir zeytinyağı, haliyle zeytinyağlılar da mükemmel. Eee tabi bir de ana yemek lazım, onun için de Ege denizi var, aman Cunda’ya gidip Papalina yemeden dönmeyin.

Lal Girit Mutfağı

Normalde bu tür yerlerde masanıza bir meze tepsisi gelir ve oradan seçiminizi yaparsınız. Burada durum farklı; siz içeriye gidip seçiyorsunuz, meze sayısı çok olduğu için böyle yapmışlar sanırım. Gittiğiniz gibi mezeleri seçemiyorsunuz çünkü içeriye sırayla alıyorlar ve sizden önce gelen masaları beklemeniz gerekiyor. Meze sayısı oldukça fazla ve bilinmeyen mezeler de var, dolayısıyla mezeleri tek tek tanıtıyorlar. Meze seçme işi uzadıkça uzuyor. Anlayacağınız önce meze seçme sırasının size gelmesini bekliyorsunuz sonra da mezelerin gelmesini.

Mezeler oldukça güzel; Girit lokumu, Papucaki ve Girit yoğurtlamasını çok beğendik. Sübye ve biberin bahçesi de fena değildi. Diğer mezeler de güzeldi ve gerçekten başka yerde bulamayacağınız mezeler var. Zaten seçim yaparken anlatan kişi bazı mezeler için anneannemizin özel tarifi diye özellikle belirtiyor. Ana yemek olarak kekikli kuzu kol var. Biz, Cunda’ya gelip kuzu eti mi yenir dedik ve mezelere gömüldük. Lal Girit Mutfağı fiyatları nasıldır derseniz; gördüğümüz kadarıyla fiyatlar esnek, ortada menü de yok, adisyonda yüzleşmeniz gerekiyor :) Bizim mezelere 25 TL yazmışlardı, bir tek Girit lokumu 50 TL idi. Masada rakı varsa kişi başı 150-200 TL’yi gözden çıkarmanız gerekiyor.

Lal Girit Mutfağı

L’arancia

Çok güzel dekore edilmiş şirin bir mekan. Hem kahvaltı hem de diğer öğünler için tercih edebilirsiniz. Ben menüyü görmeden sipariş vermem diyenlerdenseniz burası sizin için ideal, sipariş vermeden fiyatları görebilirsiniz ve diğer restaurantlara göre daha uygun. Biz ağırlıklı olarak dışarıdaki masalarına oturup birşeyler içmek için tercih ettik, hizmet anlamında gerçekten iyiler.

L’arancia

Uno Cunda

Rakı Balık konseptinden sıkıldıysanız kurtarıcınız Uno Cunda olacaktır. İtalyan mutfağı ağırlıklı bir menüsü var, makarnaları ve pizzaları ile öne çıkıyor. Gerçekten Cunda için farklı bir konsept yaratmışlar ve güzel bir alternatif olmuş.

Cunda Körfez Restaurant

Biz buraya özellikle Papalina yemek için geldik, o kadar çok beğendik ki ertesi gün tekrar gittik. Biz pansiyon sahibinin tavsiyesi üzerine burayı seçmiştik; bazı yerlerin gerçek papalina vermediğini ancak Körfez restaurantta gerçek papalina verildiğini söyledi. Bir de diğer restaurantlardan farklı olarak papalinayı temizledikten sonra pişiriyorlar bu da bizim daha çok içimize sindi. Buraya gelirseniz yemeğin üstüne Hürrem Sultan tatlısı yemeyi de ihmal etmeyin. Biz çok beğendik. Papalinanın porsiyonu 40 TL, daha ucuz olan yerler illa ki var, en düşük 35 TL olan yerler gördük. Ancak çok da içimize sinen yerler değildi. O yüzden Körfez Restaurant’ın fiyatı gayet iyi diyebiliriz.

Hürrem Sultan Tatlısı

Ayna Restoran

Rakı – Balık konsepti dışında diğer bir alternatifiniz de Ayna Restoran. Menü gerçekten farklı, yalnızca Cunda için değil genel olarak bakıldığında da sıra dışı bir menüleri var. Limonda pişmiş soğuk balık, deniz ürünleri ile yapılan Şımarık Pilav gibi farklı yemeklerin olduğu bir menü. Ayrıca her gün menüde bulunmayan farklı bir yemek de yapıyorlar. Fiyat olarak düşünürsek Ayna restoran fiyatları ortalamanın üstünde diyebiliriz.

Dondurmacı Öztürk

Topu 3 TL olunca biraz şüpheli yaklaştık, tatil yerlerindeki sırf şekerden oluşan dondurmalardan zannettik. Ancak gayet iyiydi, özellikle damla sakızlısını denemelisiniz.

Taş Kahve

Ortamı güzel yani nasıl diyelim sanki buraya hiç gitmemiş olsak bile Taş Kahve denildiğinde gözümüzde böyle birşey canlanırdı. Kahvesi taş havanda dövülerek çekiliyor, özelliği bu ama yine de içtiğimiz en güzel kahveydi falan demiyoruz. Ayrıca peşin peşin söyleyelim ben içtim bu kahvenin bir numarası yok diyenlere; kahveyle uğraşacağına kaldır kafanı da şu kuşların yuva yaptığı yüksek tavana, şu vitraylı camlara bak, 150 yıllık bir kahvehanede oturuyorsun sayın gurme diye cevap veriyoruz. :) Kısacası kahve bahane, burası biz yokken kahvehaneymiş ve muhtemelen bizden sonra da var olacak, bunu düşünmek bile yetiyor.

Taş Kahve

Karadeniz Pastanesi

İçeri girince insanın gözü dönüyor, öyle süslü raflardan falan değil, o kurabiyeleri, o tatlıları görünce tatlı sevmeyen biri bile kendini kaybedebilir. Biz sakızlı kurabiyesini ve kavala kurabiyesini çok beğendik. Sabah kahvaltı için çok ideal bir yer, zaten kaldığınız yerde kahvaltı yoksa yolunuz kesinlikle buraya düşecek. Çünkü çok fazla alternatifiniz yok. Fiyatlar fena değil, biz kahvaltımızı pansiyonda yaptığımız için plaja çıkmadan önce buradan alışverişimizi yapıyorduk. 15 TL civarı tutuyordu ve akşam yemeğine kadar başka birşey yemiyorduk.

Cunda Gece Hayatı

Vino Şarapevi

Karadeniz Pastanesi’nin yanında bulunan Vino Şarapevi, bizim Cunda’da beğendiğimiz yerler arasında ilk sıralarda. Mekan adı sebebiyle de her ne kadar şarap ile özdeşleşmiş olsa da likörleri de oldukça farklı ve meşhur. Mekan bir ara sokakta ve sokaklara masalar atılmış. Ancak o kadar güzel dekore edilmiş ki bu sokakta oturmak ciddi anlamda keyif veriyor, tabi yer bulabilmek için biraz erken gitmeniz gerekiyor ya da çok şanslı olmalısınız. Likörleri yapan ve aynı zamanda Vino’nun sahibi olan Reyhan Hanım, akşam saat 8’e kadar mekanda oluyor ve müşterilerle ilgileniyor. Aklınıza gelen her şeyi kendisine sorabilirsiniz. Eğer Reyhan Hanım yoksa garsonlar da bilgili ve içecekler konusunda çok yardımcı oluyorlar. Biz likörle başladık ve sonrasında havanın sıcak olması sebebiyle sangria denedik. Likörler gerçekten sertti ve tatları da bir o kadar güzeldi. Sangria ise oldukça yumuşak ve tam bir yaz akşamı içkisiydi. Vino şarapevi fiyatlarına gelirsek; şarapların kadehi 18 TL ve şişesi 80 TL’den başlıyor, likörler 20 TL, 70 cl sangria 85 TL.

Cilveli Bar

Vino’da yeterince oturduktan sonra biraz daha eğlenceli birşeyler arıyorsanız Cilveli Bar’da canlı müzik dinleyebilirsiniz. İçeride yer bulabilmek için rezervasyon yaptırmanız şart. Eğer rezervasyonunuz yoksa dışındaki masalara oturabilirsiniz ancak saat 12’den sonra polis kapıları kapattırıyor, dolayısıyla siz dışarıda kalıyorsunuz. :) Bu arada servis devam ediyor ancak canlı müzik gitmiş oluyor.

Cilveli Bar

Cundeli

Bizim pek de sevemediğimiz yeni nesil meyhane konseptine sahip olan Cundeli, biraz Cunda’nın ruhuna aykırı gibi gelse de akşamları çok kalabalık oluyor.

Cunda Adası Nerede?

Cunda Adası Balıkesir’in Ayvalık ilçesine bağlı olan bir ada. Bu arada Cunda adası ana karaya bir köprü ile bağlı bu nedenle diğer adalardan biraz farklı. Ege denizinde yer alan Cunda adası; Gökçeada, Bozcaada ve Uzunada’dan sonra en büyük 4. ada olma özelliğine sahip.

Cunda’ya Nasıl Gidilir?

Arabayla… Hadi canım baya gizli bilgi bu! diyor olabilirsiniz. :) Neyse biz de biliyoruz öğrenmek istediğiniz bu değil ama yine de söyleyelim dedik. Çünkü plajlara rahatça ulaşabilmek için kesinlikle arabaya ihtiyacınız var.

İstanbul için konuşursak 3 seçeneğiniz; İDO, Eskihisar Topçular Feribotu ve Osmangazi köprüsü. Kendimi yormayayım derseniz ve özellikle de Avrupa yakasında oturuyorsanız Yenikapı-Bandırma arabalı vapuru ile yaklaşık 2 saatte Bandırma’ya ulaşabilirsiniz. Ardından Balıkesir-Susurluk yolunu kullanarak Ayvalık’a, oradan da Türkiye’nin ilk boğaz köprüsünü kullanarak Cunda’ya ulaşabilirsiniz.

Osmangazi köprüsünü ya da bizim daha çok sevdiğimiz Eskihisar Topçular Feribotunu kullanarak Yalova’ya geçin. Burada güzel bir kahvaltı yapın :) Ardından keyfiniz ne zaman gelirse Bursa’ya doğru yola çıkın. Bursa’ya gelmeden Balıkesir çevre yoluna girin, Balıkesir’den sonrası Ayvalık ve daha sonra Cunda.

Bizim plajla işimiz yok kafa dinlemeye geliyoruz derseniz elbette otobüsle de gelebilirsiniz; şehirler arası otobüslerle Balıkesir, buradan minibüsle Ayvalık ve tekrar minibüse binip Cunda’ya ulaşabilirsiniz.

Bir diğer seçenek de havayolu, uzaktan gelecekler için büyük rahatlık. Balıkesir Edremit Koca Seyit Havalimanı Ayvalık’a çok yakın ve buradan minibüsler olduğu gibi havayollarının ücretli servisleri de var. Ayvalık’a geldikten sonra zaten Cunda’ya geçiş kolay, ister karayolu isterseniz de deniz yolunu kullanarak Cunda Adasına ulaşabilirsiniz.