Antalya’nın karmaşasından uzak, çam ağaçlarının kokusu arasında, biraz salaş ama huzurlu bir tatil imkanı sunan Adrasan bize çok iyi geldi. Son yıllarda popülerliği artan pek çok yer gibi Adrasan’ın da zaman zaman tadı kaçabiliyor ama doğru zamanda giderseniz; Adrasan koyunun 3 tarafını çeviren çam ağaçlarında, masmavi sularında, Musa dağının manzarasında, akvaryum gibi koylarında, kısacası Adrasan’ın muhteşem doğasında ve dinginliğinde aradığınız huzuru bulabilirsiniz.
Adrasan deresinden balıkçı koyuna, Yanartaş‘tan Gelidonya Feneri‘ne Adrasan’da gezilecek yerleri; Suluada‘yı ve Sazak koyu gibi muhteşem Adrasan koylarını görebileceğiniz tekne turlarını; Adrasan otellerini, kamp alanlarını ve restoranlarını anlattığımız çok detaylı bir Adrasan gezi rehberi hazırladık. Ancak yazıya devam etmeden önce Adrasan ile ilgili gördüğümüz olumsuz ve bizi biraz rahatsız eden hatta biraz üzen bir konudan bahsetmek istiyoruz.
Bu konu tam olarak Suluada ile ilgili, hatta bize sorarsanız Adrasan’ın başındaki en büyük sorun Suluada. Buraya yapılan tekne turları çok güzel ve akın akın insan gidiyor, bu kadar talep olunca da tekne sayısı ciddi anlamda artmış. Tekneler sebebiyle yüzülecek alan çok kısıtlanmış ve mazot kokusundan durulmuyor. Ayrıca ne kadar önlem alınırsa alınsın yağ ve sintine sızıntılarının olmama ihtimali yok. 10 yıl önce 2 tane tekne olan yerde şu anda 100’ün üzerinde tekne olduğunu düşünürsek böyle giderse 3-4 sene içerisinde Adrasan’da denize girilecek yer kalmayacak ve sadece Suluada tekne turu için bir basamak olacak. Zaten şu anda bile Antalya’nın pek çok yerinden sadece tura katılmak için otobüslerle sabah gelip akşam dönenler oluyor.
Bu arada Adrasan’ın adı Çavuşköy olarak değiştirilmiş ancak bu isim kabul görmemiş, yine de bazı yerlerde Çavuşköy olarak görürseniz şaşırmayın. Bu küçük bilgiyi de verdikten sonra Adrasan’da gezilecek yerlere geçebiliriz.
Adrasan Gezilecek Yerler
Likya yolu üzerinde olduğunu düşünürseniz Adrasan’da gezilecek yerlerin ne kadar çok olduğunu tahmin edebilirsiniz. Yalnız, gezilecek yerlerin büyük çoğunluğu yürüyüş mesafesinde değil ama yakın çevresinde ve araçla rahat bir şekilde ulaşabileceğiniz yerler var. Ayrıca tekne turlarına katılarak çok güzel yerler ve harika koylar görebilirsiniz.
1- Adrasan Plajı
Adrasan Koyu, sahip olduğu 2 km’den uzun plajıyla oldukça korunaklı ve doğal bir liman. Adrasan plajı‘na biz açık büfe plaj diyoruz :) bu 2-2,5 km’lik plajda denizin hızlı derinleştiği yer de var, sığ olan yer de var. Ayrıca plajın bir kısmı ince kumlu iken bir kısmı da taşlık. Yani ne ararsanız var. Sahilin güney ucu ince kum ve sığ bir denize sahip, kuzeye doğru ilerledikçe plajdaki taşlar artıyor ve deniz daha hızlı derinleşiyor. Bizim için en ideali olan orta kısım, kum/taş karışımı bir plaja sahip; ne ayağınıza batan taşlar var, ne de her yerinize yapışan ince kumlar. İyice kuzeye gittiğinizde ise plaj tamamen taşlık ve çok hızlı derinleşiyor.
Adrasan’da rüzgar karadan denize doğru esiyor bu sayede de deniz oldukça dalgasız ve sakin oluyor. Bu arada Adrasan denizi sabahları çok daha güzel oluyor, öğleden sonra da kötü değil tabii ama sabahki halini görünce işler değişiyor.
Adrasan plajı‘na giriş ücretsiz, yani bir nevi halk plajı desek yanlış olmaz. Şezlong ve şemsiye kiralayabileceğiniz yerler de var ama öyle tüm plajı kaplamamışlar, kendi şemsiyenizi açıp rahatça oturabileceğiniz yer bulmakta sıkıntı yaşamıyorsunuz. Ayrıca Adrasan plajında duş, tuvalet ve soyunma kabini de var. Bu arada duştaki su buz gibi, altından koşarak geçmek gerekiyor. :)
2- Adrasan Deresi
Beydağları Milli Parkı‘nın içinde bulunda Adrasan Deresi, geçtiği her yeri güzelleştirerek Adrasan Koyu’na dökülüyor. Özellikle dere kenarında bulunan Adrasan otelleri bu alanı çok güzel değerlendirmişler. Suyun üstüne köprüler yapmışlar, ayrıca tahta teraslarla oturma alanları oluşturup çok güzel ışıklandırmışlar. Tabii Adrasan Deresi’nin ağaçların arasından akıyor olması da ortamı çok daha güzel bir hale getirmiş.
Adrasan Deresi çevresinde oturup yemek yiyebileceğiniz yerleri aşağıda Adrasan restoranları bölümünde detaylı olarak anlattık. Ancak Adrasan Deresi’ni görmek için bir yere oturmanız şart değil, çevresinde de dolaşabilirsiniz.
3- Balıkçı Koyu
Adrasan’da deniz zaten temiz ama çok daha temiz bir yer arıyorsanız Balıkçı Koyu‘na bir uğrayın deriz tabii yanınıza şnorkel almayı da unutmayın. Çeşit çeşit balık görebiliyorsunuz ve çok iyi görüş mesafesi sağlayan berrak bir suyu var. Plaj ve denize giriş kısmı taşlık ama 2-3 metre sonra incecik kum.
Ağaçlık olması sebebiyle gölge alan bulmak çok kolay. Adrasan plajına göre daha tenha oluyor. Yalnızca 15:00 – 17:00 arası tur teknelerinin akınına uğruyor ve su bulanıklaşıyor.
Balıkçı koyu, Adrasan sahilinin en sağ tarafında yer alıyor ve Ford Hotel yanından yürüyerek inilebiliyor. Belli bir yere kadar arabayla gelebiliyorsunuz, yalnızca 200-300 m’lik bir kısmı yürümeniz gerekiyor. Ancak arabayla gelmeye değecek bir yol değil, Adrasan sahilinin diğer ucunda bile olsanız en fazla 15-20 dakikada yürüyerek ulaşabilirsiniz.
4- Adrasan Tekne Turları
Adrasan koyu zaten doğal bir liman olduğu için tur teknelerinin kalktığı ayrı bir liman ya da iskele yapılmamış, teknelerin kalktığı yerle denize girilen yerler dubalarla ayrılmış. Anlayacağınız tur teknelerini aramanıza gerek yok zaten geldiğinizde göreceksiniz. Adrasan’da 3 farklı tekne turu düzenleniyor; ilk başta en meşhur olan Suluada tekne turu geliyor, ardından harika koylar göreceğiniz Porto Ceneviz ve son olarak mehtap turu olarak bilinen akşam turları geliyor.
Suluada Tekne Turu
Adrasan’dan bile meşhur olan Suluada, gerçekten görülmeye değer bir yer. Bu nedenle tek bir tura katılacaksanız Suluada Tekne Turu‘nu seçmek çok daha mantıklı. Bu turda tekne direkt olarak Suluada’ya gidiyor ve adanın farklı noktalarında mola veriyor. Mola sayısı sezonun yoğunluğuna ve tekneye göre değişebiliyor ama 3 ya da 4 mola oluyor. İlk mola Suluada ön plaj‘da veriliyor, sonraki durak kalp şeklindeki aşk mağarası oluyor. Diğer molalarda Amerikan Plajı, Fener Koyu ve Kargıcak Koyu‘nda veriliyor.
Genel olarak rota belli ama havanın durumuna ve tekne yoğunluğuna göre kaptanlar rotayı değiştiriyor. Bu nedenle tekne seçimi çok ama çok önemli. Örneğin biz yorumları çok iyi olan İsmet Kaptan’la gittik ama rota ve mola yeri seçimlerini beğenmedik. İlk olarak saat 10:00’da çıkması gerekirken 10:30’da çıktı. Bizden önce çok fazla tekne çıktığı için ilk mola yerimiz olan Maldivler de denilen ön plaja vardığımızda tekne yoğunluğundan dolayı beyaz kumların olduğu bölgeye bile yaklaşamadık. Uzakta kayaların orada durdu ve çok anlamsızdı. Ayrıca burada o kadar uzun süre kaldı ki öğle yemeğini bile burada verdi. Böyle kötü bir noktada durmak yerine burayı hızlı geçip sonraki duraklara diğer teknelerden önce gidebilirdik.
Adrasan’da Suluada tekne turu yapan tüm teknelerde öğle yemeği oluyor ve aşağı yukarı hepsinin menüsü aynı diyebiliriz. Fiyat politikaları da aşağı yukarı aynı, 2022 Suluada tekne turu fiyatı 250 TL. Hafta içi giderseniz pazarlıkla biraz indirim alabilirsiniz ama hafta sonu nasıl olsa dolacak indirim yapamayız diyorlar. ????
Adrasan Porto Ceneviz Tekne Turu
Koy turu olarak da bilinen Porto Ceneviz tekne turu, biraz Suluada’nın gölgesinde kalıyor olsa da Adrasan’ın muhteşem koylarını görebileceğiniz bir tur. Bu turda da tekneye göre değişiklik gösterse de 4 ya da 5 koy görüyorsunuz. Porto Ceneviz turunda göreceğiniz en muhteşem koy, bu tura da adını veren Ceneviz Koyu. Bir de Sazak Koyu var, burası da oldukça güzel bir koy.
Göreceğiniz ve yüzme şansı bulabileceğiniz diğer koylar; Akseki Koyu, Korsan Koyu, Tuzla, Çoban Koyu, Pırasalı Ada ve Fosforlu Mağara. Tabii turlarda ufak değişiklikler oluyor ama şuna emin olabilirsiniz ki göreceğiniz her yer birbirinden güzel olacak.
Mehtap Turu
Aslında buna tur demek çok doğru değil ama tekneler Mehtap Turu olarak adlandırdığından biz de mecburen o şekilde yazmak zorunda kaldık. Akşam yapılan bir tekne gezintisi, çok fazla uzaklara gitmiyorlar. Öyle Suluada’ya gitme hayaliyle katılmayın.
5- Gelidonya Feneri
Kurulduğu yükseklik olan 227 m ile Türkiye’nin en yüksek deniz feneri olma özelliğini taşıyan Gelidonya Feneri, aynı zamanda Akdeniz’deki en önemli kılavuz fener olarak biliniyor. Taşlıkburnu feneri olarak da bilinen Gelidonya Feneri’ne biri Adrasan, diğeri de Karaöz üzerinden olmak üzere iki farklı yoldan ulaşılabilir. Ancak fenere kadar araçla ulaşım yok, her iki rotada da yürümeniz gerekiyor. Adrasan rotası, Likya Yolu üzerinde bulunuyor ve 12 km’lik bir patika, yani bu yol için biraz profesyonel olmanız gerekiyor. Karaöz rotası ise çok daha rahat; Karaöz’e kadar yol asfalt, sonra yol biraz bozuluyor ama binek araçla gidilebilecek bir yol. Buradan yürümeye kalkarsanız 7-8 km yürümeniz gerekiyor, o yüzden devam edin. Kamp alanlarının bulunduğu Korsan koyuna geldiğinizde 5 km kalmış olacak ve yol biraz daha bozulacak. Yine devam edin bir yerde yolun iyice bozulduğunu farkedeceksiniz, zaten bu noktada parketmiş araçlarda olacak. Burada durursanız yürüyeceğiniz yol 3 km kadar ama aracınız çok alçak ya da sizin için çok kıymetli değilse devam edin. :) Biz patikanın başına kadar gidebildik ve yürümemiz gereken yol 2 km’ye kadar düştü. Uzun gibi gözükmese de kolay bir patika değil; yürüyüşe uygun bir ayakkabı ve bol su ile yola çıkın.
Gelidonya Feneri’ni hem yerli hem de yabancı turistler için bu kadar özel yapan şey ne derseniz, elbetteki sahip olduğu muhteşem manzara. O manzarayı gördüğünüzde yolun bütün zorluğunu unutuyorsunuz.
Bu arada Gelidonya Feneri’nde kamp yapmak, buradan günbatımını ve güneşin doğuşunu izlemek, bu muhteşem manzaraya uyanmak büyük bir ayrıcalık. Ancak burası herkesin kamp yapabileceği bir yer değil, o yüzden çadırları görüp aa biz de burada kamp kuralım hatasına düşmeyin. Eğer profesyonel bir kampçıysanız zaten fenerin yanındaki kuyudan su çekerken içinde yaşayan su yılanını ya da hava kararınca ortaya çıkan akrepleri dert etmeyeceğinizi düşünüyoruz.
6- Adrasan Kalesi
Kız Kalesi olarak da bilinen Adrasan Kalesi, şu an harabe halde ve sadece kalıntılarını görebilirsiniz. Zaten Adrasan Kalesi’ne çıkanların amacı genelde kaleyi görmekten ziyade Adrasan manzarası. Gerçekten güzel bir manzarası var ancak yol biraz zorlu. Likya Adrasan Otel’in arkasındaki yoldan girdiğinizde tabelasını göreceksiniz, burada aracınızı bırakarak patikadan Adrasan kalesine çıkabiliyorsunuz.
Adrasan Kalesi’ne çıkan patikaya daha önce tahta merdivenler yapılmış ama şu anda çoğu kırılmış ve bir işe yaramıyor. Yol çoğunlukla yürüyüşten çok tırmanış şeklinde geçiyor ve gerçekten kondisyon gerekiyor. Yanınıza su almadıysanız ya da ayağınızda terlik varsa Adrasan deresi kenarında bir çay içip geri dönün çünkü Adrasan Kalesi sizi üzebilir.
7- Yanartaş
Doğanın bize sunduğu enteresan bir güzellik olan Chimaera ya da bizdeki yaygın adıyla Yanartaş, sadece Adrasan değil Antalya‘nın neresine gelirseniz gelin gezilmesi gereken yerlerin başında geliyor. O nedenle fırsatınız varsa mutlaka gidin ama akşam gidin ya da en azından akşam üstü olsun ki taşların arasından çıkan alevlerin oluşturduğu o güzel görüntüyü görün. Yanınızda kafa lambası götürürseniz telefonun ışığı ile uğraşmak zorunda kalmazsınız, gerçi orada fener kiralama şansı da var ama kafa lambası daha rahat olur. Ayrıca terlikle gitmeyin çünkü kayaların üzerine çıkıyorsunuz ve karanlıkta kayıp düşebilirsiniz.
Binlerce yıldır yandığı söylenen Chimaera, tahmin edebileceğiniz gibi tarihte pek çok efsaneye de tanıklık etmiş. Mesela en yaygın efsane, Kimera(Chimera); aslan başı, keçi gövdesi ve yılan kuyruğuyla yerin yedi kat altında yaşayan bir canavar ve bu alevler de onun nefes alıp verişi. Muhteşem bir efsane, yani geçmişte insanların kayalar arasından çıkan alevi görünce aklına bunlar gelirken, şu anda ise sucuk geliyor. Evet, o ateşte bildiğiniz sucuk pişirenler var, her yer yağ olmuş ve etraf sucuk kokuyor ama umurlarında değil.. arkadaşım ateş görünce birşey pişirmeden yapamıyor musunuz ben yakarım size mangal.. Bir de sucuk pişirenleri eleştiren ve bilinçli olduğunu iddia eden kesim var, onlar da marshmallow yapıyor sonra o marshmallowları taktıkları çöpleri yansın diye ateş çıkan deliklere tıkıyorlar. Bunu yapanlar bir de çok güzel bir şey yaptığını zannederek Yanartaş’a gidersen yanına sucuk al, marshmallow al gibi tavsiyeler veriyor.. kuzu getir kuzu çevirirsin, senin verdiğin zarar yetmedi başkalarını da gönder daha çok zarar versin..
Bitti mi bitmedi, herhangi bir şey pişirmeyip bahalım tekrar yanacak mı vhaa diyerek su döküp söndüren var. O kadar insan Yanartaş görmeye gelmiş ama birisi merakını gidermek için suyu döküp söndürüyor.. alkışlıyoruz, bravo..
Sonuç olarak gidin görün, fotoğrafınızı çekip ister bu bir mucize diye hayret edin isterseniz de yaa ordan sızan gaz yanıyor yhaa diye yorumunuzu yapıp etraftaki çöpleri toplayıp inin.. bizi de üzmeyin..
8- Olimpos
Antalya’nın popüler bölgelerinden ve Adrasan’a çok yakın olan Olimpos, Musa Dağı‘nın diğer tarafında kalıyor. Burada görmeniz gereken en önemli yer Olimpos Antik Kenti diyebiliriz. Buraya giriş ücretli ve çok büyük değil ama antik kentlere meraklıysanız 3 saatinizi alır. Genellikle buraya gelenlerin amacı antik kenti gezmek değil de Olimpos plajına inmek oluyor. Buraya Çıralı tarafından da ulaşım var ama Olimpos’ta kalanlar için antik kent içinden geçerek gelmek daha kolay. Olimpos Plajı oldukça taşlık bir plaj, aynı şekilde deniz de taşlık olduğu için su çok berrak gözüküyor. Aynı zamanda burada denize tatlı su karıştığı için yüzerken yer yer o soğukluğu hissediyorsunuz.
Adrasan’dan Olimpos’a yaklaşık 20-25 dakikada ulaşabiliyorsunuz. Tabii bunda yolun virajlı olmasının payı büyük, yoksa Adrasan sahilinden Olimposa olan mesafe 15 km.
9- Çıralı
Tarihi, doğası ve sakinliği ile cazip bir tatil beldesi olan Çıralı, sadece insanlar için değil caretta carettalar için de cazip bir bölge. Kumsalı bu deniz kaplumbağaların üreme alanı olduğu için koruma altında. Akşam saat 21:30’dan sonra Çıralı sahiline inmek yasak, ayrıca ışık yakmak da yasak olduğundan geceleri keyifle yıldızları izleyebileceğiniz kadar karanlık oluyor. Adrasan sahili ile Çıralı arası 32 km ama yolu dar ve virajlı olduğundan yaklaşık 40 dakika sürüyor.
Denize girmek için Adrasan’dan Çıralı’ya gelmek çok mantıklı değil. Çünkü Çıralı Plajı, korunaklı bir koyda değil ve açık denize giriyorsunuz. Doğal olarak çok hızlı derinleşiyor ve Adrasan koyuna kıyasla oldukça dalgalı oluyor. Ancak sadece gezmek için bile olsa Çıralı gelip görmeye değer bir yer.
10- Karaöz
Adrasan’dan Gelidonya Feneri’ne giderken geçtiğimiz Karaöz, sakinliği ile bizim dikkatimizi çekmişti. Antalya çevresinde hala bu kadar sakin yerler olması bizi çok şaşırtmıştı. Biz sadece uğradık ve plajını gördük ama bir sonraki sefer burada en az 2 gece kalalım diyerek ayrıldık. Bu arada şunu söylemekte fayda var; Karaöz, deniz ve sakinlik dışında bir şey vaad etmiyor, bu nedenle eğer ki eğlence arıyorsanız size göre olmayabilir.
11- Sazak Koyu
Porto Ceneviz tekne turu buraya uğruyor ancak karadan erişim olduğu için ayrıca yazmak istedik. Sazak Koyu‘nun yolu var ama her aracın gidebileceği bir yol değil, altı yüksek bir aracınız varsa karadan gidip daha uzun zaman geçirebilirsiniz.
12- Korsan Koyu
Karaöz’den Gelidonya Feneri’ne doğru giderken kamp alanlarının yoğunlaştığı bir yer göreceksiniz, Korsan Koyu tam olarak burada yer alıyor. Buradaki kamp alanı sayısı gereğinden çok fazla, zaten Korsan koyu büyük bir koy değil, neredeyse kayaların oluşturduğu bir havuz gibi. Kalabalık olduğu zaman koyda kulaç atacak yer kalmıyor. Bu nedenle sabah kimseler yokken gitmekte fayda var; tertemiz ve turkuaz renkli suda güne güzel bir başlanguç yapabilirsiniz.
Adarasan’da Nerede Kalınır? Adrasan Konaklama İpuçları
Aslına bakarsanız Adrasan o kadar da büyük bir yer değil ama Adrasan’da nerede kalınır diye baktığınızda çok fazla alternatif bulabiliyorsunuz. Elbette her şey dahil konseptli lüks tatil köyleri falan arıyorsanız burada bulmanız mümkün değil, zaten bu durumda Adrasan doğru yer değil, sizi Antalya’nın diğer bölgelerine alalım. :)
Adrasan gibi küçük bir yerde tatil yapmanın en güzel yanı nerede kalırsanız kalın denizden çok uzaklaşmıyorsunuz, hatta otellerin ve kamp alanlarının çoğu neredeyse denize sıfır; Adrasan Plajı ile arada yol ve otopark var. En uzak olan yerler bile denize yürüme mesafesinde o nedenle konaklayacağınız yeri seçerken konumu dert etmenize gerek yok. Adrasan’da konaklama için lüks bir otel arıyorsanız Changa Hotel, biraz daha uygun fiyatlı bir otel bakıyorsanız Likya Adrasan Otel ya da Atıcı Hotel‘i tercih edebilirsiniz. Bunun dışında alternatif otelleri incelemek isterseniz Adrasan Otelleri yazımıza göz atmak için tıklayabilirsiniz. Çadır kampı için Kum Kamping ya da Portakal Camping‘i, Karavan Kampı için ise Ada Adrasan Camping‘i önerebiliriz. Adrasan kamp alanları hakkında detaylı bilgi almak isterseniz Adrasan Kamp Alanları listemizi incelemek için tıklayın.
Adrasan Restoranları; Yeme – İçme İpuçları
Adrasan’da otellerdeki restoranların büyük çoğunluğu dışarıya da hizmet veriyor. Otel sayısının fazla olduğunu söylemiştik hatırlarsanız, bunun üzerine normal restoran ve kafeler de eklenince sayı oldukça artıyor. Böylelikle Adrasan’da yemek yenecek yer bulmakta zorlanmıyorsunuz ve neredeyse aradığınız her mutfaktan restoran bulabiliyorsunuz. Öyle şu restoranda şunu yiyin gibi bir tavsiyeniz yok mı? derseniz, en fazla Yörük Ana’da gözleme yiyin diyebiliriz. Elbette bunu diğer Adrasan restoranları kötü olduğu için söylemiyoruz ama Yörük Ana‘dan memnun kalkacağınızı bildiğimiz için söylüyoruz. Yani şöyle bir durum var; bizim çok memnun kaldığımız restoranın yemeklerini siz beğenmeyebilirsiniz ya da siz gittiğinizde kalabalıktan servis yavaş olur. Gözleme de böyle bir risk var mı?.. yok çünkü gözleme dünyanın en risksiz yiyeceği. :)
Neyse gözlemenizi yediyseniz Adrasan’da başka neler yiyebilirsiniz onlara geçelim. :) Adrasan River Hotel‘in restoranı Arikanda River Garden Restaurant adıyla dışarıya da hizmet veriyor. Suyun üstündeki masaları oldukça keyifli ve menüsü çok geniş. Balıktan çiğere, pideden kebaba pek çok çeşit var. Tabii menü bu kadar geniş olunca lezzetler biraz düşüyor ama genel olarak yemekleri ortalama üstü diyebiliriz. Biraz ilerisindeki Paradise Cafe, konsept olarak aynı masalar suyun üzerinde güzel bir ortam var. Zaten burası da Paradise Hotel‘in restoran bölümü.
Le Jardin Cafe güzeldi, biz tatlı yemiştik; dekorasyon, çalan müzikler falan diğer Adrasan restoranlarından oldukça farklı, güzel bir ambiyansı var. Ancak akşam çok kalabalık oluyor ve biz ana yemek için riskli bulduk. Çünkü servis yavaşlıyor ve mutfak karışıyor ama mezeleri güzel gözüküyordu, akşam gidecekseniz mezelerle daha risksiz bir akşam geçirebilirsiniz. Hatay yemekleri yiyebileceğiniz Hatay Mutfağı adında bir restoran bile var ama Adrasan sahilinde olmaması kötü, merkezde olduğu için araçla gitmek gerekiyor. Saide Cafe Restaurant, özellikle ev yapımı hamburgerleri başarılı olan bir yer olsa da oldukça geniş bir menüye sahip. Pancarlı ayran, menünün en enteresan öğesi. Fiyatları biraz yüksek diyebiliriz, yani evet Adrasan restoranları genel olarak pahalı ama Saide Cafe biraz daha pahalı.
Son olarak Chill House Lounge, muhtemelen göreceğiniz en kalabalık Adrasan restoranı olabilir ama bu sizi yanıltmasın. Mekanın en büyük olayı bira-patates, o yüzden kalabalık diye içeriye girip hamburger, makarna falan yerseniz memnun kalmayabilirsiniz.
Adrasan’a Ne Zaman Gidilir?
Yalnızca Adrasan için değil tüm Antalya hatta Akdeniz bölgesinin tamamı için geçerli bir şey var; kesinlikle Temmuz ve Ağustos çok sıcak ve kalabalık olur. Bu aylar dışında giderseniz en azından pişman olmazsınız ama tam olarak tadını çıkarmak istiyorsanız Adrasan’a gidilecek en güzel zaman Mayıs, Eylül ve Ekim aylarıdır.
Adrasan Nerede?
Adrasan, Antalya’ya bağlı Kumluca ilçesinin küçük bir mahallesi. Antalya’ya bağlı olması çok yakın gibi düşündürse de Adrasan ile Antalya arası yaklaşık 90 km. Hatta tatile gelenlerin Adrasan merkezi ile değil de Adrasan Koyu ile ilgilendiğini de düşünürsek 5 km de buradan geliyor. Yani Antalya ile Adrasan koyu arası 95 km oluyor.
Adrasan’a Nasıl Gidilir?
Antalya ile Adrasan arası mesafenin uzun olması sebebiyle otobüs ile ulaşımın zor olabileceği düşünülüyor. Ancak gözüktüğü kadar zor değil; ilk olarak otobüsle Antalya otogarına gelmeniz gerekiyor, buradaki ilçeler terminalinden direkt olarak Adrasan Koyu’na giden dolmuşlar var.
Antalya havalimanı ile Adrasan koyu arası yaklaşık 110 km ve maalesef direkt ulaşım şansı yok. En kolay yöntem araç kiralamak ya da taksi ile önce Antalya otogarına gidip oradan da dolmuşlarla Adrasan Koyu’na ulaşabilirsiniz. Antalya havalimanı ile otogar arası çok uzun değil 17-18 km’lik bir mesafe var.
Özel araç ile Adrasan’a gelirken ister Kemer yönünden isterseniz de Kaş yönünden gelin farketmez öncelikle Kumluca’ya geleceksiniz. Zaten Kumluca’ya geldikten sonra Adrasan tabelalarını göreceksiniz. Kumluca’dan sonra yol biraz virajlı ve rampa inişleri var. Araç için zor bir yol değil ama çekme karavanla gelecekseniz bunu hesaba katmanızda fayda var. Yanlış anlaşılmasın her türden karavanla gelen var, yani gidemezsiniz demiyoruz ama karavanınız büyükse ya da aracınız iyi çekmiyorsa dikkat edin. En azından Adrasan’a karavanla gelip pişman olan kişilere denk geldiğimizi bilin istedik.