Nasıl bir çocukluk yaşamışsam Ürgüp denilince aklıma ilk Asmalı Konak geliyor. :) Halbu ki Ürgüp, Kapadokya’nın en büyük yerleşim yeri olma özelliğini taşıyor. İlginçtir ki merkezinde hiç peribacası da bulunmuyor.
Tarihsel dönemi boyunca hep önem taşıyan noktalarda yer almış. İpek yolunun üzerinde olmuş, Bizans, Roma, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine de tanıklık etmiş.
Kapadokya denince akla ilk içi oyulmuş kayalar ve taş ev konaklar geliyor. İşte bu mimari Ürgüp’ün merkezinde oldukça fazla görülmekte. Ürgüp sokaklarında konakları incelemek için yürüyüşler yapabilirsiniz. Bu arada Ürgüp, gece çıkıp vakit geçirmelik bir bölge olduğu için akşamları da oldukça kalabalık.
Ürgüp’te gezilecek yerlere bakalım şimdi de:
Ortahisar Kalesi
Ortahisar Kalesi, bölgenin en büyük peribacası olması özelliğini taşıyor. Savaşların çok olduğu dönemlerde korunmak ve sığınmak amacıyla oyulmuş bu kalede ilk yerleşim başlamış ve zamanla kaleden aşağıya doğru evler yapılmaya başlanmış.
Bu kale 1.200 metre rakıma ve 86 metre yüksekliği sahip; kalenin içerisinde birbiriyle bağlantılı ve oyulmş olan tüneller, odalar ve koridorlar göreceksiniz. Bu kalenin tepe noktasından Ürgüp, Avanos ve Göreme bölgeleri kuşbakışı görülebilmektedir.
Ortahisar Kalesi’ne girebilmek için öğrenci iseniz 4 TL, tam bilet almanız gerekiyorsa da 8 TL ödeme yapmanız gerekmektedir. Burada müze kart geçmiyor.
Mustafapaşa Kasabası (Sinasos)
Burası şirin mi şirin hala köy olarak kalabilmiş bir Rum köyü. Antik dönemde ismi Sinasos imiş. Ürgüp’e sadece 6 km. mesafede bulunuyor. İsterseniz köy içerisinde inin yürüyün isterseniz de arabayla sokaklarından geçin; köy yaşamını hissedeceksiniz.
Mustafapaşa köyünde Osmanlı eserlerinden olan Mehmet Şakirpaşa Medresesi’ni görebilirsiniz. Biraz daha vaktiniz varsa Mustafapaşa’nın az dışında olan Aziz Nikolaos Manastırı ve Konstantin Helena Kilisesi‘ni görebilirsiniz.
Gomeda Vadisi
Gomeda vadisine girebileceğiniz bir yol yok. Burada herhangi bir tesis de yok. Tamamen doğal, kendi imkanlarınızla ulaşmanız gereken ve görüntü olarak da Ihlara Vadisi’ne benzeyen bir yapısı var. Bey Deresi Vadisi olarak da anılıyor.
Vadiye geldiğinizde bir su sesi duyacaksınız. Bu sesi takip ederek ilerlediğinizde vadi yamaçlarında kiliseler, manastırlar ve çokça güvercinlikler karşınıza çıkacak. Vadinin içerisinde yer yer karanlık tünel ve mağaralar da var. Ancak burası hiç kontrol edilmediği için içinden ne çıkar bilemiyoruz. Siz yine de dikkatli olun.
Vadiye girmeden sağ tarafta tek apsisli yapıya sahip Alakara Kilisesi‘ni göreceksiniz. Kilise, binlerce yıldır ayakta kalabilmiş ancak maalesef bilinçsiz insanımız hiç düşünmeden içine girip tasvirleri çizip kendi isimlerini yazmışlar. Birkaç yer de fresk görebilirsiniz.
Kızılçukur Vadisi
Bu vadi öyle bir güzelliğe ve sonsuzluğa sahip gibi hissettirecek ki sizi sanki dünyadan çoook uzakta bir yerde doğayla baş başasınız. Yolunuzu; tercihlerinizi belirlemek tamamen sizin elinizde. Kızılçukur Vadisi size tarihsel bir yolculuğu vaadederken doğadan da asla kopartmıyor. Güneş batarken sizi mest edecek kızıl tüf kayalara sahip. Kapadokya’nın gün batımını izlemek için en iyi noktalarından biri şüphesiz ki burası. Gün batımının yaydığı ışıkla bu kayalar iyice kızıl bir görünüm alıyor-muş. “Muş” çünkü biz gittiğimizde Nisan sonu olmasına rağmen lapa lapa kar yağdı ve gün batımını hiç göremedik, olsun. Yine de her şeyiyle şahaneydi! :)
Kızılçukur Vadisi’ne isterseniz Çavuşin tarafından isterseniz de Ürgüp tarafından giriş yapabilirsiniz. Ürgüp kısmından girdiğinizde 2 kişi arabayla 10 TL’ye giriş yaptık. Panoramik Manzara adı altında isterseniz vadiye hiç girmeden genel olarak kuş bakışı fotoğraf çekilip burada vakit geçirebilir ya da bizim gibi vadinin içine dalıp taa 3 Haçlı Kilise’ye kadar yürüyebilirsiniz.
Özellikle trekking yapmayı ve yürümeyi sevenler için ideal zorlukta bir rotaya sahip burası. Girmeden önce suyunuzu almanızı, yürüyüşe uygun ayakkabı giymenizi öneririz. Kızılçukur’u hakkıyla gezmek istiyorsanız en az buraya 5-6 saat ayırmalısınız. Takip ettiğiniz patika içerisinde sağlı sollu yollara saparak gizli diğer kiliseleri ve peribacalarını da mutlaka görmelisiniz. Kızılçukur Vadisi’nde yer alan yürüyüş parkurlarından olan;
- Kızılçukur 1315 metre
- Çavuşin 4164 metre
- Güllüdere I 3283 metre
- Güllüdere II rotası ise 2296 metre uzunluklarına sahiptir.
Kızılçukur Vadisi içerisinde Güllüdere’ye doğru uzanan patikalar göreceksiniz. Yol ayrımlarında bilgilendirme amaçlı taştan tabelalar konmuş. bunları takip ederek vadiyi gezebilirsiniz. Ek olarak yer yer kiliselerin okları var. Ancak vadiye gelmeden kiliseler şöyle bir maps uygulamasından bakıp odaklı gezmenizi öneririz. Çünkü bir yol ayrımında hiçbir kilise tabelası göremeyip kararsız kalma durumunuz var. Telefon da çok iyi çekmiyor. Bu nedenle zoruluk yaşamamak adına hazırlıklı olmakta fayda var.
Vadinin içerisinde neredeyse Çavuşin – Ürgüp arasında orta nokta sayılabilecek bir yerde Haçlı Kilise’nin hemen önünde taze meyve suyu yapan bir kafe var. Burada dinlenebilirsiniz.
Kızılçukur’da görmeniz gereken kiliseler sırasıyla Üzümlü Kilise, Direkli Kilise, Haçlı Kilise, Anna Johachim Kilisesi, Üç Haçlı Kiliseleri’dir. Bu kiliselerden Üzümlü Kilisesi Kızılçukur Vadisi içerisinde yer almaktayken diğer kiliseler Güllüdere yürüyüş rotaları içerisinde bulunmaktadır.
Üç Güzeller
Kapadokya’nın en popüler ve bilindik noktalarından biri kuşkusuz ki Üç Güzeller peribacalarıdır. Anne, baba ve çocuktan oluşan çekirdek bir aileye benzeyen bu peribacasının elbette ki efsaneleri var. Benim okuduğum ve halkından duyduğum şu şekilde: Kapadokya’da kralın güzeller güzeli kızı bir çobana sevdalanıyor ve kralın istememesine rağmen de prenses çobana kaçıyor ve gizlice evleniyor. Vakit geçiyor ve bir çocukları oluyor. Kralın torununu görünce dayanamayacağını ve affedeceğini düşüyorlar. Ancak kral öyle bir öfkeye ve kine sahip ki daha onlar saraya girmeden üzerlerine askerleri gönderiyorlar. Prenses yakalandıkları anda öleceklerini bildikleri için Allah’a yakarışta bulunuyor ve diyor ki: “‘Allah’ım, yüceliğinle bize bir mucize göster, bizi bu eziyetten kurtar!’ Allah, işte tam o anda prensesin duasını kabul ediyor ve hepsini taşa dönüştürüyor. Bu efsaneye göre en önde duran taş çobanı, ortadaki çocuğu, arkadaki ise prensesin taşa çevrilen bedenini temsil ediyor.
Şu anda koruma altında olduğundan Üç Güzeller Peribacaları’nın iç kısımları kapalıdır. Hemen üstünde yer alan seyir tepesinden ücretsiz izleyebilirsiniz.
Asmalı Konak
Baaahaarrr! Seymeeenn! :) Asmalı Konak, unutulmaz bir Meral Okay eseri şüphesiz ki; zamanında bizi nasıl ekrana kilitlerdi! Herşeyi taklit edilir, ATV ekranları o gün kilitlenirdi.
Gel zaman git zaman Kapadokya’nın tanıtımında çok önemli bir yer üstlenmiş olan bu dizinin çekildiği konak şu anda bir müze haline gelmiş ve kişi başı 10 TL ödeyerek konağa giriş yapabiliyorsunuz. Tabi ki dizideki hali yok; eşyalar taşınmış. Çoğu oda kapalı. Ama o avluyu gezmek bile beni geçmişe götürdü. Taa buralara gelmişken 1 saatliğine uğrayabilirsiniz.
Kalabalık olduğunu söylememe gerek yok sanırım. :)
Turasan Şarapçılık
Şarap alma niyetiniz yoksa bile buraya gelin. İsterseniz şarap tadım turuna katılın isterseniz de girişte yer alan tadım bölümünden 3 mini kadeh Turasan şarabı tadın; almak zorunda değilsiniz. Kimse size baskı kurmuyor. :) Tamamen kendi ve yerli üretim olan bu şarabın fabrika ve satış ofisini ziyaret edebilirsiniz. Şarap fiyatları 40 TL’den başlıyor ve gidiyor. :) Her damak zevkine uygun.
Temenni Tepesi
Temenni Tepesi Ürgüp’ün tam merkezinde yer alan ve 80 metre yüksekliğe sahip panoramik noktalardan biri. Temenni Tepesi’ni Ürgüp’ün her yerinden görebilirsiniz. Bu tepe adını zirvede yer alan Kılıçaslan Türbesi’ne dilek dilenip çaput bağlanmasından almış. Yarım saat de gezinizi tamamlayabilirsiniz. Türbenin içine giriş yok.
Yukarıda aynı zamanda bir çay bahçesi bulunuyor. İsterseniz burada mola da verebilirsiniz.
Ürgüp’ü beğendiyseniz şimdi de “Göreme Gezi Rehberimizi” okuyabilirsiniz.