Şile’ye doğru zamanda gelip cenneti yaşayabileceğiniz gibi yanlış zamanda gelip cehennemi de yaşayabilirsiniz. Siz de bir şekilde bu yazıya geldiğinize göre demek ki Şile ve Ağva’da denize girilecek yerleri araştırıyorsunuz. Neyse ki henüz her şey plan aşamasında o yüzden uyarılarımızı dinleyip doğru zamanda doğru plaja gitme şansınız var.
Lafı fazla uzatmadan yüzmeye doyamayacağınız Şile ve Ağva’nın harika plaj ve koylarına geçelim.
Şile Halk Plajı & Ayazma Plajı
Ey İstanbul’lular eviniziden 70-80 kilometre uzaklıkta kendinizi yurtdışı tatilinde gibi hissetmek istemez misiniz? Evet kendi ülkenizde yabancı turist olmak istiyorsanız Ayazma Plajı’na buyrun. Yalnızca Arap ve Suriye’li yok, burada 77 milletten insan var. Yazın hafta sonlarında ne kadar kalabalık olacağını siz kendiniz hayal edin, hayal edemiyorsanız hafta içi gelin kalabalığı görün o zaman hafta sonu nasıl olacağını anlayabilirsiniz.
Kalabalığı bir kenara bırakırsak; Ayazma Plajı, İstanbul’un ilk mavi bayraklı plajı. En güzel ayları Nisan/Mayıs ve Eylül/Ekim, bu zamanlarda gelirseniz o inanılmaz kalabalıktan kurtulmuş olursunuz. Denize girecekseniz biraz soğuk olur ama en azından temiz olduğunu bilirsiniz. :) Zaten yazın da soğuk ve dalgalı bir denizi olduğu için çok bir şey değişmez. Sizin derdiniz deniz değilse ve güneşlenme gibi bir düşünceniz varsa zaten çok yanlış yerdesiniz. :) Ağustos ayında buraya gelip güneşlenmek yerine balkonunuzda güneşlenin daha iyi, o kadar da net söylüyoruz.
Ayazma Plajı aynı zamanda Halk Plajı olarak hizmet veriyor yani ücretsiz bir plaj. Ancak çok uzun bir kumsalı olmasına rağmen büyük bölümü işletmeler tarafından işgal edilmiş. Siz bizim tavsiyemizi dinleyip yazın gitmeyeceğiniz için sorun olmaz. Sadece otopark ücreti vermeniz gerekebilir o da çok büyük bir şey değil, saatlik olarak ücretlendiriliyor. Net fiyat veremem ama en fazla günlük 20 TL falan olur.
Ağva Plajı
Tahmin edebileceğiniz gibi Ağva’nın merkezinde olan bu plaj oldukça geniş. Merkeze yakın olması da çok büyük bir avantaj. Şile’nin diğer plajlarına göre daha temiz ve bakımlı. Ücretsiz bir plaj ancak belediyenin tuvaleti falan yok, özel bir işletmenin tuvaleti var ve ücret 2 TL ama temiz olduğundan dolayı o parayı hakediyor. Bu arada Ağva Plajı’nda 2 şezlong ve 1 şemsiye fiyatı 60 TL.
Ağva Plajı‘nın en güzel yanlarından bir tanesi de mangal ve semaver yakmanın yasak olması. Elbette Şile ve Ağva plajları içinde ilk dolan plajlardan bir tanesi de Ağva Plajı. Ancak sezon dışında gelirseniz kalabalık olmaz ve biraz daha rahat edersiniz.
Kumbaba Plajı
İncecik kumu ile muhteşem bir kumsala sahip olan Kumbaba Plajı da rağbet gören Şile plajları arasında yer alıyor. Denizi sığ ve çok dalgalı. Aynı zamanda rüzgarı da meşhur. Denizi tehlikeli, o nedenle yüzmeseniz daha iyi, zaten sadece izlemek bile keyif veriyor. Yürüyerek giriş ücretsiz ama arabayla gelirseniz 15 TL park ücreti var. Para vermiş olmanız arabanızı istediğiniz yere çekebileceğiniz anlamına da gelmiyor, denize yakın yerlere park etmek isterseniz buraları işletmeler parsellemiş; şemsiye/şezlong kiralarsanız ya da alışveriş yaparsanız arabanızı buraya park edebiliyorsunuz. Bize sorarsanız hiç uğraşmayın, gerekirse arabanızı biraz uzağa park edin yanınızda sandalyelerinizi de götürün zaten yazın ortasında gelmeyeceğiniz için şemsiye ihtiyacınız da olmaz. Abartılı ücretlerle kiralama yapmadan keyfinize bakarsınız.
Uzunkum Plajı
Kumsalı hem adı gibi uzun hem de kumu oldukça ince, ayrıca çabuk derinleşmeyen bir denizi var. Tabii biraz dalgalı ama sonuçta Karadeniz’e gelip çarşaf gibi bir deniz beklemek olmaz. Uzunkum Plajı‘nda denize girecekseniz biraz şansa da ihtiyacınız var. Neden derseniz genellikle temiz ve berrak bir deniz olur ama ters bir rüzgarla bütün kıyı çöp ve deniz analarıyla dolabilir. Halk plajı olarak hizmet veren ücretsiz bölümü olduğu gibi bir bölümde de Aqua Beach Club adında ücretli bir plaj da bulunuyor. Ücretsiz olan kısımda herhangi bir şezlong ya da şemsiye hizmeti yok, yanınızda getirmeniz lazım. Aqua Beach Club giriş ücreti ise 60 TL ve şezlong/şemsiye hizmeti veriyorlar. Ayrıca 60 TL içerisinde içecek ve çerez gibi birşeyler de oluyor. Bu arada Uzunkum Plajı’na araç giriş ücreti de 20 TL, ister halk plajına isterseniz de beach’e gelin arabayla girişte bu parayı ödemeniz gerekiyor.
Ağlayan Kaya
İsmiyle ilgili pek çok rivayet var ama bize inandırıcı gelen bir hikayeye henüz denk gelmedik. Muhtemelen Ağlayan Kaya ismi rastgele verilmiş, isim enteresan olunca da bir sürü hikaye uydurulmuş.
Deniz oldukça dalgalı, yüzmekten çok dalgalarla oynama aktivitesi oluyor. Ancak kumu ve denizin temizliği güzel. Burada da tesisler var ama tamamen plajı kaplamamışlar, sandalyenizi ve şemsiyenizi açıp oturabileceğiniz alanlar var. Otursam denizi izlesem, sahile vuran dalgalarla biraz huzur bulsam yeter, fazlasında gözüm yok derseniz. Hiç çekinmeden gelin ama yazın gelmeyin çünkü merkeze yakın bir yer olduğu için en kalabalık yerlerden biri de Ağlayan Kaya Plajı. En güzeli güneşli bir Ekim hatta Kasım ayında gelin ya da Şubat Mart gibi. Emin olun Ağlayan Kaya size huzur verecek.
Kabakoz Köyü Plajı
Şile’nin biraz dışında bulunan Kabakoz Köyü Plajı, Ağva’ya doğru giderken yol üstündeki Kabakoz Köyü’nün sahil kısmındaki plaj. Şile’nin diğer plajlarına göre daha az bilinir ve biraz daha sakin olur. Ücretsiz denize girebileceğiniz yerler olsa da tuvalet yok, yine işletmelerin tuvaletini kullanmanız gerekiyor. Kumsal çok uzun olmasa da yeterince geniş, tamamen kum değil biraz çakıllı bir kumu var ama gayet güzel. Ayrıca etrafının yeşillik olması da ayrı huzur veriyor. Burada bir restoran var fakat market falan yok, o nedenle ihtiyaçlarınızı yanınızda getirmenizde fayda var. En büyük sorunu ise çöpler, tüm Şile Plajları’nda aynı sorun var ama burada biraz daha fazla.
Akçakese Plajı
Hemen Kabakoz Köyü Plajından sonra gelen Akçakese Plajı, aslında ücretsiz! bir halk plajı fakat arabayla geldiğinizde araç giriş ücreti adı altında 40 TL ücret talep ediliyor. Burada gece kalacaksanız 50 TL daha ücret isteniyor.
Deniz genelde temiz ve berrak olur, açıklardaki kayalıklar sayesinde diğer plajlara göre dalga daha azdır. Tabii dalgalı ve rüzgarlı zamanları da olur, böyle günlerde deniz, insanların pisliğini iade eder ve kıyıda çok fazla çöp görebilirsiniz. Kumsalı gayet iyidir. Halk plajı olduğu için dışarından yiyecek içecek getirmeniz mümkün, aynı şekilde kendi sandalye ve şemsiyenizi de getirebilirsiniz. Kiralamak isterseniz o imkan da var ve 2 şezlong ile 1 şemsiye fiyatı 50 TL. Soyunma kabinleri ve tuvaletler hem ücretli hem de çok pis. İşletme anlayışı biraz değişirse çok daha güzel olabilecek bir yer.
Karacaköy Plajı
Küçük bir koy olan Karacaköy Plajı, bazı yönlerden çok güzel olsa da biraz problemli bir yer. Aslında problem yine insanlardan kaynaklanıyor. Girişte araç başı 50 TL gibi uçuk bir ücret alıyorlar… sanki beach’e geldik… Pislik içerisindeki tuvaletler ve soyunma kabinlerini saymazsak 50 TL karşılığında verilen bir hizmet yok. Buradaki işletmenin mahkemelik olduğunu da söylüyorlar, yani o parayı almaya hakkı var mı yok mu bilmiyoruz.
Koyun ağzı dar olduğundan dalgaları biraz kesiyor, tabii bu dalgasız olacağı anlamına gelmiyor. Denizin dibi baya kayalık, kesinlikle deniz ayakkabısı şart. Plaj kum ama doğal olmayabilir sonradan dökülmüş gibi duruyor.
Kilimli Koyu
Yine müthiş bir doğal güzellik ve berbat bir işletme örneği. Biz Mart ayı gibi gittik öyle yüzmek gibi bir derdimiz yoktu sadece görmek istedik. Kilimli Koyu’nun gerçekten çok güzel bir manzarası var. Kimse yoktu sadece arkadaki restoranın iki çalışanı etrafta geziniyordu. Çıkıp baktılar ama bir şey demediler, muhtemelen uzun kalmayacağımız belli olduğu için para falan alamayacaklarını anladılar. Zaten bezmiş bir halleri vardı. Sezonda gittiğinizde 25 TL araç giriş ücreti alınıyormuş. Kamp için artı olarak 50 TL alınıyor ve herhangi bir hizmet yok tuvalet ve duş ekstra ücretli. Zaten kamp yapmak için huzurlu bir yer de değil, gece çok fazla içki içmeye gelen oluyor. Müzik ve diğer sesler huzur bırakmıyor.
Kısacası Kilimli Koyu güzel ama işletme kötü bu yüzden gidenler genellikle pişman dönüyor. Her şeye rağmen yaz ayları dışında gidip görülmesi gereken bir yer.
Kadırga Koyu
Kilimli Koyu’nu geçtikten sonra Kerpe’ye doğru olan Kadırga Koyu‘nun hem en büyük sorunu hem de en büyük şansı yolu. Yolu çok kötü olduğundan gidiş biraz meşakketli ama bu aynı zamanda kalabalık olmayacağı anlamına da geliyor. Tabii sadece denize girmek için bu yol çekilmez, zaten denizi de mükemmel değil. Ancak kamp yapacaksanız Şile Koyları arasında ideal yerlerden biri Kadırga Koyu.
Kayalıkların manzarası gerçekten muhteşem bu açıdan biraz Kerpe taraflarını andırıyor. Ayrıca bir de mağara var ama kayalıklardan yürüyerek gitmeniz gerekiyor.
Sardala Koyu
Aslında Sardala Koyu, Şile ya da Ağva’nın koyu değil, Kocaeli’nin Kandıra ilçesine bağlı bir koy. Ağva’ya yakın olduğu için tercih edilebilir o nedenle listemizde Sardala Koyu’na yer vermek istedik. Ağva ve çevresindeki tüm koylar çok güzel ancak Kilimli Koyu gibi bazı koylar işletmeler tarafından talan edilmiş. Neyse ki Sardala Koyu’nda henüz bir işletme yok, bu nedenle de güzelliğini koruyabilmiş. Tabii bunda yolunun kötü olmasının etkisi de büyük. Her ne kadar yolu iyi olmasa da yazın hafta sonları oldukça kalabalık oluyor. Muhtemelen Kocaeli yakın olduğu için oradan da çok fazla gelen oluyor.
Sardala Koyu, Kuzey’e doğru olmadığı için rüzgarlardan ve dalgalardan kendisini biraz olsun koruyabiliyor. Bu sayede de deniz biraz daha sakin oluyor. Ayrıca Cennet Havuzu adında kayalıklar arasında doğal bir havuz var. Sardala Koyu’na 700-800 metre mesafede ve patika yürümeniz gerekiyor. Burası da kalabalık olur, bereket yol kötü bir de yol düzgün olsa demek ki adım atacak yer olmayacak.