İstanbul’dan 1.5 saatlik bir uçuşla hem tarihi hem kültürel hem de lezzetli bir tatil yapmak istiyorsanız Gaziantep sizin için doğru adreslerden biri. Gezilecek yerler içerisinde 1 numara olan Çingene Kızın içerisinde yer aldığı Zeugma Mozaik müzesinden tutun da Halil Usta’da yiyeceğiniz küşlemeye kadar size nokta atışı öneriler; görsel ve lezzetsel bir şölen sunmayı hedefliyoruz. Biraz iddiali gibi gözükse de okudukça ve gördükçe siz de hak vereceksiniz. Şimdi Gaziantep Gezi Rehberi yazımızın ayrıntılarına geçelim.
>> Gaziantep’e Nasıl Gidilir?
>> Gaziantep’e Ne Zaman Gidilir?
>> Gaziantep’te Nerede Kalınır?
>> Gaziantep’te Kaç Gün Kalınır?
>> Gaziantep Gezilecek Yerler
>> Gaziantep Yeme-İçme Durakları
Gaziantep’e Nasıl Gidilir?
Eğer çevre illerde kalmıyorsanız kesinlikle uçakla gitmenizi öneririz. İstanbul civarından uçakla 1.5 saat sürüyor ve havaalanından Havaş ile transfer imkanınız da olduğu için ulaşımı da oldukça kolay. Havaalanından merkeze yarım saatte gidebilirsiniz. Bunun ücreti kişi başı 8 TL idi. (2015) Taksi de yaklaşık 50 TL civarında tutuyor demişlerdi.
Ben Gaziantep’e gelmişken Şanlıurfa’ya da geçmek istiyorum derseniz 2 şehrin arası 2 saat sürüyor. İster araba kiralayarak isterseniz de otobüsle gidebilirsiniz ama bunun için İstanbul’dan arabayla gelmeyin deriz. Kampanyalı biletlerden yakalayarak 100 TL’nin altında bilet bulabilirsiniz.
Gaziantep’e Ne Zaman Gidilir?
Yazın çok sıcak olduğu için yaz dönemi gitmemenizi öneririz. En ideal dönem sonbahar ve ilk bahar ayları. Biz tercihimizi Nisan ayından yana kullanmıştık ve kimi zaman sadece bir hırkayla dolaşacağımız kadar güzel bir hava vardı.
Gaziantep’te Nerede Kalınır?
İbis ve Novotel gibi şehir otelleri çoğunlukla en iyi lokasyonu tercih ederler ve her yere ulaşımı oldukça kolay olur. Biz de Ibis’de kaldık ve gittiğimiz yerlere taksi ile ulaşımımız 20 TL’yi geçmezken yürüme mesafesinde AVM, önünde tramvay hattı vardı. Kebabımızı yiyip otele dönüyorduk desek yalan olmaz herhalde. Zaten en uygun oteller de bu oteller olduğu için yeterli olacaktır.
Gaziantep’te Kaç Gün Kalınır?
Midenize güveniyorsanız yani ben aynı günde hem kebap hem ciğer hem katmer yiyebilirim bana bir şey olmaz diyorsanız günübirlik bile sizin için yeterli olur ancak çoğu müzeyi ve gezilecek yerleri göremeden dönmek durumunda kalırsınız. Doya doya gezip yemek istiyorsanız 2 tam gün sizin için yeterli olacaktır.
Gaziantep Gezilecek Yerler
Gaziantep’te tam tamına 17 adet müze yer alıyor. Şehrin zaten kendine ait bir dokusu, mimarisi var ancak bunun yanında tarihe de ne kadar önem verdiklerini de bu müzeleri ziyaret ettiğinizde anlıyorsunuz. Detaylara Gaziantep Belediyesi sayfasından bakabilirsiniz.
Elbette tarihi yalnızca müzeler anlatıp hissettirmiyor. Bakırcılar çarşısı, Almacı Pazarı(Elmacı Pazarı) sizi eskilere götürecek ve muhabbetine bayılacağınız Antep insanıyla tanıştıracak. Zahter içmeden bırakmazlar, sakın çay demeyin. Antep’te zahter içilir.
Bu yazımızda aynı zamanda Antep’e kadar gelmişken mutlaka almanız gereken baharatları, salçaları, antep fıstıklarını da anlatacağız. Baklavayı zaten söylememize gerek yok. :) Şimdi gezilecek yerler ile başlayalım:
- Bakırcılar Çarşısı: Kendi içerisinde sokaklara ayrılan İmam Çağdaş’ın az ilerisinde yer alan ve turistlerin uğrak noktası olan bir çarşı. Tam tamına 8 sokak bulunuyor. Küçük gibi gözükse de her sokağa girmek istediğinizde vaktinizi alacaktır. Bakırın dövülmesi işlemlerine elbet denk gelirsiniz. Bakırlara nasıl şekil verildiğini, hangi bakırın gerçek hangisinin imitasyon olduğunu öğrenebilirsiniz. Esnafı çok cana yakın ve hoş sohbet. Biz buralara kadar gelmişken anısı olsun diye bakır kahve takımı aldık. Aynı zamanda dükkanların önünde asılı yemeniler de göreceksiniz. hoş birer hediyelik eşya olabilir. Yöresel olarak bizim öğrendiğimiz kutnuk, merveş, hemavi gibi baş örtüleri var. Her birinin bağlanışı ve dokuları birbirinden farklı. Beğeneceğinizi düşünüyoruz.
- Almacı Pazarı (Elmacı Pazarı): Yine aynı bölgede Bakırcılar Çarşısının hemen karşısında yer alıyor. Sıra sıra baharatçılar var. Aklınıza gelebilecek tüm baharatların yanı sıra zahter, salça, antep fıstığı, kurutulmuş patlıcan ve baklava alışverişinizi de (Güllüoğlu)yapabilirsiniz. Burada salça alırken dikkat etmeniz gereken bir nokta var; marketlerde tezgahlarda acılı ve az acılı salça görürsünüz ancak az acılı salça diye bir şey yoktur. Yerlisi ile konuştuğunuzda da aynı şeyi söyleyecektir, bu muhtemelen talebe göre esnafın bulmuş olduğu bir çözüm ve bildiğiniz domates salçası karıştırıyorlar :) Bu yüzden çok acı sevmiyorsanız az alın evde kendiniz ister karıştırırsınız isterseniz de az az hakiki salça kullanırsınız. Antep fıstığı ile ilgili de şunu dediler: “Çifte kavrulmuş antep fıstığı olmaz. Açılmayan fıstıkların açılmaları için ikinci kez kavurma yapılır. İyi fıstık zaten bir kavrulmayla açılır.” Bunu da not olarak almanızda fayda var. Çifte kavurma işlemini fıstığın tuzunu da arttırıyor.
- Zincirli Bedesten: Bakır hediyelik eşyaların satıldığı sıra sıra dükkanların olduğu yer. Sedef kakmalar ve bakır hediyelikleri tüm dükkanların vitrinlerinde görebilirsiniz.
- Gaziantep Kalesi: Merkezden yürüme mesafesiyle gidebileceğiniz tarihi kalenin ne zaman yapıldığı resmi olarak bilinmese de içerisinde yer alan müzede Kurtuluş Savaşı’nda mücadeleyi görebilir, Gaziantep’in nasıl savunulduğuyla ilgili bilgi alabilir ve Antep’in nasıl Gaziantep olduğunu kendi gözlerinizle görebilirsiniz.
- Mutfak Müzesi: Kaleye çok yakın olan bu müzeye 3 TL ödeyerek giriş yapabilirsiniz. Bu konak ta 1904 yılında yapılmış ve Gaziantep Belediyesi’ne Ali İhsan Göğüş tarafından bağışlanmış. Türkiye’de kurulmuş olan ilk mutfak müzesi olan Emine Göğüş Mutfak Müzesi’nde Gaziantep’in yöresel yemeklerinde kullanılan araç ve gereçlerin anlatılmasının yanı sıra yöresel yemek ve içecekler, pişirme yöntemleri de anlatılmakta ve Gaziantep Mutfağı tanıtılmaktadır.
- Zeugma Mozaik Müzesi: 2011 yılında ziyarete açılan bu müze sahip olduğu eşsiz mozaikleri; tarihiyle dünyanın en önemli müzeleri arasında yer almaktadır. Tarihi İpek Yolu’nun üzerinde, Zeugma Antik Kenti’nde yaşayan insanların günlük yaşantısı, inançları, sahip oldukları kültürle ilgili bilgiler yer almaktadır. En önemli eserlerinden biri kuşkusuz ki Çingene Kız. Çok özel korumalı bir odada sergilenen bu eseri mutlaka görmelisiniz. Kimi yerlerde eserin sahip olduğu hüzün ve kullanılan teknikler değerlendirildiğinde Zeugma’nın Mona Lisa’sı dense de eser sahibinin bir deha olduğuna kesin gözüyle bakılıyor. 2018 yılının sonralarına doğru da eksik parçaları Amerika’dan getirilerek eser tamamlandı. Biz gittiğimizde 8 TL giriş ücreti vermiştik.
Gaziantep Yeme – İçme Durakları
Gaziantep’te yemek yenilecek yerlere ayrı bir başlık açmak istedik. Çünkü buraya geliş sebebinizin belki de %70’ini bu eşsiz lezzetteki mutfağı alıyor. Sırayla nerede, ne, ne zaman yenir bunu konuşalım.
- Ciğerci Ali Haydar Usta: Adana yazımızı okuyanlar hatırlayacaktır. Ciğer, bu yöreler için kahvaltılık bir öğündür. Ali Haydar Usta, vakti zamanında Antep’in en meşhur ciğercilerinden biriymiş. Kendi bu dünyadan göçüp gidince oğlu bu işle ilgilenmeye başlıyor. Burası küçük bir dükkan. Masa bile yok. Pazartesi günleri kapalı, çünkü Pazar günü et alamıyor. Buna çok dikkat edin. Dükkanı sabaha karşı açılıyor. 7’de en geç ciğerler bitmiş oluyor. Eğer ciğer yiyemiyorsanız; üzülmeyin, kıyma kavurma da var. Bunu bir güzel lavaş arasına alıyorsunuz. Üstüne de tabi ki soğan. :) Yanında da pet şişede satılan oldukça ekşi bir ayran var. Sabah oraya gelen herkesin birbirini tanıdığını, her gün orada olduklarını; ciğerin onlar için poğaça gibi bir yiyecek olduğunu anlayacaksınız.
- Metanet Lokantası: Kahvaltı alternatiflerinden bir diğeri de Beyran çorbası. Hem acı hem yağlı olan bu çorbayı da sabah saatlerinde halkı yemeyi tercih ediyor. Her mide için uygun değildir. Lütfen iyi düşünelim, gaza gelmeyelim. :) Yanında bir de yemyeşil sipsivri biberleri öyle bir yiyorlar ki..
- Katmerci Zekeriya Usta: İnanılmayacak gibi gözükse de evet ,bu koca dilim katmer aslında kahvaltıda yeniyor. Yanında da süt içmeniz lazım. Çünkü bu süt katmerin tüm şekerini ve yağını emerek daha çok yiyebilmenizi sağlıyor. :) Tabi kendinizi zorlayıp kahvaltıda hepsini yemeyin, 13.00’e kadar genelde dükkan açık oluyor. Açılış saati ise 06.30. Zekeriya Usta’nın oğlu şu anda bu dükkanın başında. İçeride nasıl yapıldığını da izleyebilirsiniz. Önünde ya da mutfağın yanında masaların olduğu bölümler var.
- Tahmis Kahvesi: Yoğun ve ağır bir kahvaltıdan sonra birazcık mideleri rahatlatmak için zahter, kekik çayı ya da meşhur melengiç kahvesinden içebileceğiniz tarihi Tahmis Kahvesi’ne geliyoruz. 1635 yılından beri hizmet veriyor, en eski kahvelerden biri diyebiliriz. İçerisinin kendine has bir mimari dokusu var. Bazı zamanlarda sazlar da buraya geliyor. Melengiç kahvesinin özelliği yabani fıstıktan üretilmesi, bence tatmanızda fayda var.
- Küşlemeci Halil Usta: Zeugma Mozaik Müzesi’nin birkaç sokak arkasında bulunan Halil Usta’nın dükkanına girdiğinizde duvardaki resimler buranın ne kadar meşhur, bilinen ve bir o kadar da sevilen bir yer olduğunu anlatacak. Önce kaşık salatası gelir, biraz acılı ama bol ekşilidir. Salatanın hemen arkasından ise meşhur simit kebabı, fıstıklı kebap, kıyma kebap ve küşleme gelir. İsterseniz karışık isterseniz tek tek söyleyin, farketmez. Yanında da bakır bardakta ayranı olur. İstanbul’da kolay kolay yiyemeyeceğiniz lezzette bir kebabı oldukça uygun fiyata yersiniz. Biz gittiğimizde sadece nakit geçiyordu. Buna göre hazırlıklı gitmenizde fayda var. Ayrıca rezervasyon da almıyorlar ama dükkan büyük olduğu için çok beklemezsiniz.
- Küşlemeci Mehmet Usta: Daha önce giden arkadaşlarımızın önerisiyle gittik. Merkezde ve otele yürüme mesafesindeydi. Etlerinde en ufak bir koku yoktu ve ben açıkçası Halil Usta’dan daha çok beğendim. En güzel kebabı fıstıklı kebaptı ve küşlemesi adeta bir lokumdu. Üzerine de enfes bir havuç dilim baklavası vardı. Ee daha ne olsun.. Halil Usta kadar meşhur ya da bilinmiyor olsa da etlerinin, lezzetinin bunu hakettiğini söyleyebiliriz.
- İmam Çağdaş: Havalanından indiğimizde direk olarak buraya geldik. İmam Çağdaş, Bakırcılar Çarşısı’na çok yakın, 2 katlı büyük bir dükkanda. Alt katın bir kısmı tamamen baklava işinde. Tepsi tepsi de satıyorlar, kilo ile de. Otobüsle bile baklava gönderimi yapıyorlar. Oldukça kalabalık olduğunu da söyleyebilirim. Biz midemizi önce Ali Nazik ile bir şaşırttık. Üstüne de birer lahmacun yiyerek şımarttık. Gerçekten hayatımda yediğim en iyi Ali Nazik ile lahmacundu. Üstüne tabi ki baklava. Havuç, kare dilim farketmez tüm tatlıları güzel.
- Bayazhan Restaurant: Gaziantep yöresel yemeklerinin yanında alkol alabileceğiniz, daha çok dışarıdan gelen kesime hitap eden ve diğer restaurantlara göre de pahalı olan ama çok güzel tarihi bir yapı içerisinde varolan restaurant kendisi. Bayazhan aslında 3 katlı ve geniş bir avludan oluşuyor. Katlarda çok sayıda oda mevcut. Üst katta müze varken alt katta restaurant ve hediyelik eşya satan dükkanlar yer alıyor.
Umarız hem tarihi hem de lezzetli bir tatil olur sizin için. Her yönüyle Gaziantep çok güzel bir şehir..