Mauritius Hint Okyanusu’nun kalbinde, direkt uçuşla 10 saatte gidilebilen, aktarmalı uçuşlarda 18 – 19 saati bulabilen, önceden varlığından haberimin olmadığı, haritada gösterin deseniz yerini bulamayacağım bembeyaz kumsallara, mavinin bütün tonlarına sahip deniziyle temizliğiyle bizi büyüleyen bir ada oldu. Adayla ilgili Mark Twain’in meşhur bir sözü var: “Mauritius was made first, and then heaven; and that heaven was copied after Mauritius.” Çok iddiali bir söz gibi dursa da oraya gidince, yaşayınca eminim siz de hak vereceksiniz. :)
>> Mauritius’a Ne Zaman Gidilir?
>> Mauritius Uçak Bileti
>> Mauritius’un Para Birimi Nedir?
>> Mauritius’de Nerede Kalınır?
>> Mauritius’da Gezilecek Yerler
>> Constance Belle Mare Plage
Bir önceki yazım Bali’de bahsettiğim gibi Mauritius bizim aklımızda kalan yerlerden biri olmuştu ve Bali sonrasındaki hedefimiz burası oldu. Mauritius nasıl okunur diye düşünenler için hemen söyleyeyim: Morişis olarak telaffuz ediliyor. Marişus(z) ya da Mauritius olarak farklı yerlerde okuyabilirsiniz. Birebir yerlisinin söyleyişi Morişis şeklinde. :) Eğer siz de bembeyaz kumsallarda masmavi sularda yüzmek istiyorsanız Mauritius sizin için ideal lokasyonlardan biri olabilir. Sadece balayı lokasyonu olarak düşünmeyin. Hem çok farklı kültür görüp hem de birbirinden güzel sahillerde yüzebilirsiniz.
Mauritius, Uluslararası saat diliminde GMT +4 diliminde olduğu için Türkiye ile Mauritius arasında 1 saat farkı oluyor. Adada Fransızca da yerel dilleri gibi konuşulmakta, İngilizce’de de oldukça iyiler. Dini inanç olarak da çoğunluk Hindu ancak Hristiyan ve Müslüman bölgeler de var. Adada gezdikçe camileri göreceksiniz.
Mauritius’un neyi meşhur gibi bir soru soracak olsanız bunun cevabı Dodo Kuşu olur. Ancak maalesef insanoğlunun tüketme arzusu nedeniyle bu kuş neslinin sonu gelmiş durumdadır ve adada sadece Dodo kuşunu magnetlerde görebilirsiniz. :(
Mauritius’a Ne Zaman Gidilir?
En önemli soru bu bence. Türkiye gibi Mauritius’da 4 mevsim gözlenmiyor. Muson iklimindeler; yağışlı ve kurak olmak üzere 2 mevsimleri var.
Mauritius’ın yaz mevsimi Aralık – Mart olarak biliniyor ve bundan dolayı ada bu tarihlerde çok kalabalık ancak en çok yağmur da bu aralıkta görülüyormuş. Kurak sezon olarak da Nisan – Ağustos, biz Haziran sonu gittik, sadece dönüş günümüz yani 6 Temmuz’da yağmura denk geldik.Zaten hava her daim sıcak olduğu için yağmur aniden bastırsa bile 30 dk – 1 saat içinde yerini güneşe bırakıyor.
Mauritius Uçak Bileti
Biz biletimizi yaklaşık 8 ay öncesinde skyscanner üzerinden bakarak almıştık. En uygun teklif Emirates’ten olduğu için Dubai aktarmalı – yaklaşık 7 saat – kişi başı gidiş dönüş 3.000TL’ye varan uçuşu seçtik. THY buraya direk uçuş da gerçekleştiriyor ancak aktarmalı uçuşlardan daha pahalı oluyor. Mauritius uçak bileti pahalı olduğu için bir anda karar verip hemen alınacak bir bilet değil, bir süre takip etmek ve kampanyaları yakalamak ciddi fiyat avantajı sağlayabilir. Şansımıza Dubai’ye giderken uçak bomboştu. Fatih viskileri ben Bailey’sleri içip 3 lü koltuklara yayılarak uyuduk. Emirates’in içki servisi esnasında minik şişelerden 2’şer 3’er isteyebilirsiniz, yoksa yemek servisi, çay/kahve servisi ve çöplerin toplanması derken ikinci için baya beklemeniz gerekebilir. O yüzden peşin almak en mantıklısı 3 bottles whiskey with ice yeterli bir söylem. :)
Phuket yazımda anlattığım Hamad Uluslararası Havaalanı’nı hatırlarsınız. Dubai ona kıyasla oldukça eski, uyku alanlarının, mağazaların, gezilecek alanların az olduğu bir havaalanı. Zaten sessiz uyku odaları yok. Açıklıkta uzun koltuklardan var. O da bir nevi kapanın elinde kalıyor. Biz birkaç saat dolanıp durmuştuk, biri kalksa da otursak diye.
Hazır uçak bileti demişken Mauritius vize istiyor mu sorusuna da cevap verelim. Uçak içerisinde dağıtılan vize formlarını doldurarak ülkeye vizesiz giriş yapabilirsiniz. Bir nevi göçmenlik kağıdı gibi; ülkede nerede konaklayacağınızı, kaç gün kalacağınızı, pasaport bilgilerinizi falan yazıyorsunuz. Biz kapıda döneceğimizden emin olsunlar, sorun çıkmasın diye dönüş biletimizi de uzatmıştık. :) En son 30 gün süreyle vizeden muaftık. Mauritius’un havaalanı Sir Seewoosagur Ramgoolam Uluslararası Havaalanı olarak geçiyor. Minik bir havaalanı ancak pasaport memurları oldukça hızlıydı, ülkeye girişimiz de kolay oldu. Duty free için oradan alırım diye de düşünmeyin, duty free fiyatları bize göre oldukça pahalıydı. Buradan içkinizi, umarım içmiyorsunuzdur ama sigaranızı alın gidin. :)
Mauritius’un Para Birimi Nedir?
Mauritius’un para birimi Mauritius Rupisi olarak geçiyor. Kısaltması MUR şeklinde. Bugünün kuruyla (12.07.2018) 10 TL 70 MUR gibi düşünebilirsiniz.
Peki Mauritius pahalı mı diye soracak olursanız yeme – içmenin pahalı olmadığını ancak katamaran, tur, ada gezintileri gibi etkinliklerin pahalı olduğunu söyleyebilirim. Katamaran turuna değer mi değmez mi detaylar aşağıda. :)
Mauritius’de Nerede Kalınır?
Ben Mauritius’da araba kiralayacağım her yeri gezeceğim diyorsanız bütün ada sizin diyebilirim. Yolları geniş, trafiği oldukça düzenli. Araba seyahati sizi yormayacaktır. Hatta biz arabamızı Economy Car Rentals’den kiralamıştık. Günlüğü 45€’ya geliyordu, o zamanlar € da daha uygundu tabi. :) Bizim arabamız Hyundai i10’du. Trafik yine tersten aktığı için burada da otomatik araba kiralamanızı öneririm. Bakın adeta bir kırmızı Ferrari havası yok mu? :)
Mauritius’un ölü olan hiçbir yeri yok, bütün kumsalları birbirinden güzel. Ancak hem tatil hem de gece hayatı olsa güzel olur derseniz Grand Baie bölgesi sizin için en iyi alternatif olur. Bar, mağaza, avm, tapınak; burada herşey var.
Eğer dalmak için adaya gelenlerdenseniz adanın doğusu sizler için en uygunu. Buradaki çoğu otelin kendi içinde diving center bölümleri de bulunuyor.
Biz biraz da otele vurulduğumuzdan tercihimizi Constance Belle Mare Plage‘dan yana kullandık. Odamız okyanus manzaralıydı. Dalgaların sesiyle uyumak, uyanmak çok rahatlatıcıydı. Bir de kertenkeleler tabi. Onlardan kaçış yok. :) 6 gecesi 990€’ya konaklamıştık.
Mauritius’da Gezilecek Yerler
Biz ilk günümüzü otelde geçirdik, hem dinlendik hem de plajın tadını çıkardık. Belle Mare aslında halk plajı ancak otel hemen arkasında olduğu için buraya şezlonglarını da atmış, sürekli görevliler de geziniyor. Kaldığımız süre boyunca dışarıdan hiç gelen görmedim. Constance Belle Mare Plage’ın bu konudaki hizmeti çok iyiydi. Sabahları kumsalı 20’den fazla otelin görevlisi temizliyordu. Yani onlar dememişler ki “Amaaan nasılsa burası halk plajı, devlet temizler. “Herkes kapısının önünü temizlese her yer tertemiz olurun kanıtını burada görebilirsiniz. Aynı zamanda otel müşterilerinin gözlük camlarını temizleyecek kadar da ince bir hizmet sunuyor. :)
İkinci günümüzde ilk işimiz rahat rahat gezmek için hat aramak oldu. Belle Mare’den yola çıkıp yönümüzü Port Luis’e yani adanın başkentine çevirdik. Yol boyunca sadece 1 tane hat satan yer bulabildik. Orange’dan hattımızı aldık, kullan-at hatlardan, pasaporta da işlettik ve çıktık. Google Maps bilinmeyen yerlerde kurtarıcı oluyor, biz “Çıkmadan yola bakalım; doğrulturuz elbette.” tezini İstanbul’da bile yapamadığımız için hat bizim için olmazsa olmaz. :)
Araba ya da motor kiralayacaksanız eğer 2 günde aşağıdaki sırayla sayacağım yerleri rahatlıkla gezebilirsiniz. Turu beğeneceğinizi umuyorum. :)
- Port Luis: Bir tarafında askeriyenin bir tarafta minik bir avmnin, kafelerin olduğu yürüyüş yapabileceğiniz, birşeyler yiyebileceğiniz bir bölge. Arabanız olursa eğer bunu avm içerisine bırakabilirsiniz. Limana girer gibi yapıyorsunuz. Burası ülkenin başkenti.
- Sir Seewoosagur Ramgoolam Botanic Garden: Port Luis’den sonraki durağımız hem büyüleyici hem de devasa bitkileriyle bizi kucaklayan kocaman bu botanik bahçesi oldu. Girişi yanlış hatırlamıyorsam 200 Rupiydi. İçerisinde 5kg. a kadar taşıyabilen nilüfer yaprakları, hem büyük hem de yaşlı dev kaplumbağalar – çok özenle bakılıyor – hem de göletlerin olduğu keyifle gezeceğiniz bir yer. Buraya vakit ayırın derim.
- Mauritius Rom Fabrikası: Adanın her yanında gezdiğinizde de göreceksiniz ya şeker kamışı büyüyordu, ya toplanıyordur ya da yakılıyordur. Sürekli bir üretim hakim. Zaten romu da meşhur. O kadar yoldan gelmişken bu fabrikada güzel ve uzun bir tura katılabilir. Sonunda da birbirinden farklı aromalardaki romlarını tadabilirsiniz. Fabrika turu 800 MUR’du.
- Maheswarnath Mandir Tapınağı: Triolet kasabasında yer alan bir Hindu tapınağı. Biz gittiğimzde araba alan bir ailenin arabası kutsanıyordu. Ritüellerinizi izlemenizden bilhassa memnun da oluyorlar, bize selam vermişlerdi.
İkinci gün rotasını ise aşağıdaki şekilde belirleyebilirsiniz:
- Chamarel Waterfall: Mauritius’daki en güzel ve en çok ziyaret edilen şelale. Tabi bir parkın içerisinde yer alıyor. Çok yakınına gidemiyorsunuz ancak ulaşımı açısından kolay. Bir de yemyeşil bir coğrafyanın içinden gürül gürül akıyor. Suyun sesi bile rahatlatır insanı. :)
- Seven Coloured Earth in Chamarel: Burası bir üstte bahsettiğim şelale ile aynı park içerisinde yer alıyor. Burada toprağın 7 farklı rengini yanyana hatta içiçe görebiliyorsunuz. 200 Rupi’ye giriş yapabilirsiniz. Burası bir volkanik oluşum bu arada. Ben bu toprağın üstüne atlamak, renklerin arasında yuvarlanmak istemiştim. :) Eğer toprağından almak isterseniz unutmayın ki bölge koruma altında olduğu için uyarı alırsınız. Az yukarıda hediyelik eşyacı dükkanları var. Oradan alabilirsiniz. :) Bu arada bu parkta da devasa kaplumbağalar mevcut.
- Ganga Taleo Tapınağı: Burası Hintlilerce kutsal sayılan Grand Bassin Gölü (550 metre yükseklikte bulunan bir krater gölü) içerisinde yer mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri. Tapınağa doğru inmeden önce biz gittiğimizde birinin inşaatı devam etmek üzere 2 devasa heykel bulunuyordu. Bunlardan biri Şiva’ydı. Ülkenin en büyük heykelinin bu olduğu söyleniyor. Biz de daha büyüğüne rastlamadık açıkçası. Bu tapınak adaya gelen Hinduların akın akın geldiği yer. Tapınağa girdikten sonra dua alanına geçerken farkettik ki zil çalıyorlar Gong diye. Nedenini oradaki güvenliğe sorduğumuzda Tanrıların meditasyonda olabileceklerini, bu nedenle dua etmeden önce zile basarak geleceklerine dair bilgi verdiklerini söyledi. Tapınağa gelirken kısa üst ve alt giymemeye özen gösterip ayakkabılarınızı dua alanına geçerken çıkarmanız gerektiğini unutmayın.
- Trou Aux Cerfs – Volkanik Dağ: Mauritius’da yer alan 23 tane yanardağdan aktif olan dağ burasıymış. Bu oval şekli görmek için yanar dağın en üsrt noktasına tırmanıyorsunuz. Dağ -tepe – bayır tırmanması gibi düşünmeyin, düzgün bir yolu var. Biz gittiğimizde rüzgar da çoktu.
- Flic and Flac: Mauritius’un küçük bir kasabası gibi. Biraz daha turistik ancak sahil hattı çok güzel. Yine bembeyaz, tertemiz, yumuşacık bir kumsal ve şahane; berrak bir deniz. Önerim burada da en azından 1 – 2 saat olsa da yüzün.
Biz 2 günümüzü dışarıda gezerek geçirdik. Trafik de pek olmadığı için rahatça gezdik diyebilirim. 3. gün ise otelden ayarladığımız katamaran turuna katıldık. Bu kişi başı 100€’ya geldi. Sabah otelin önünden alındık ve turun kalkacağı limana geldik. Katamaran açıkta duruyordu. Ufak bir botla katamarana gittik. Tur içerisinde Ile aux Cerfs adasına gidiş, oradaki şelaleyi görme, limitsiz içki ve öğle yemeği, şnorkelling vardı. Oldukça yeterli olduğunu söyleyebilirim. Rahatlığımıza bakar mısınız? Yeri geldi motorla gittiler, yeri geldi yelkeni açtılar. Biz keyfimizi hiç bozmadık. Elimizde Phoenixlerimiz; Mauritius‘un yerel birası..
İlk olarak karşınızda şelale. Ile aux Cerfs’e yaklaştığınızda – Geyik adası olarak da geçtiğini okudum. – şelalenin etrafında gezinen ve katamaranlarda şelaleye bir nevi ring yapan botlara biniyorsunuz ve şelaleye yaklaşıyorsunuz. O bölge kayalık olduğu ve sığ olduğu için katamaranlar yaklaşamıyor.
Şelale’den sonra adaya giderken açıkta durup şnorkelling yaptık. Herkes yanında kendi getirdiği şnorkelini kullandı. Kiralama gibi bir opsiyon yoktu. Çok derin olmayan bir bölgede renk renk balıklarla yüzdük ama maalesef GoPro’yu almadığımız için burayı çekemedik. Ardından öğle yemeği, sonrasında da Ile aux Cerfs adasına varış. Mavinin tüm tonlarında beyaz kumsalları ve sığ sularıyla bu adada yaklaşık 1.5 saat kaldık. Kimse yaşamadığı için etrafında yapabilecek çok şey yok, yürüyüp cafelerinde oturabilir, hediyelik eşyacılara bakabilir, yüzebilir ve kumsalında yürüyebilirsiniz. Biz kumsalda yürüyüp yüzmeyi tercih etmiştik.
Sonraki günlerimiz ise otelden çıkmadan yemeli – içmeli, kumsalda uyumalı – belki de horlamalı :) – bol bol yüzmeli, güneşlenmeli geçti. Havada hiç nem yoktu. Phuket ve Bali’den oldukça rahattı ancak güneşlenirken bir ara bacağımın ızgara üstünde pişiyor sandım. Güneş öyle yakıyordu işte. :)
Bu güzel yazıyı tatilimizden birkaç fotoğrafımızla bitirmek istedim. Mauritius, bu güzelliğinin hiç bozulmasın. Mark Twain’e hak vermemek elde değil. :)
merhaba, paylaşımınız için teşekkürler. Biz de Temmuz 1-8 arası orada olacağız, çocuk ve bebeklı bır aıleyız. dolayısıyla ada’nın hangı tarafında kalmak daha ıyı olur, akşamları çok serın oluyor mu bir de? aynı dönem gıbı orada bulunmuşsunuz fıkırlerınızı öğrenmek ısterım.
Selamlar, Belle Mare bölgesindeki oteller güzeldir. Biz oradayken akşamları hava gayet iyi oluyordu, arada kısa yağmurlar oluyor ama serin olmuyor.