Çevrenizde Şile’ye giden ve sürekli burayı kötüleyen arkadaşlarınız vardır. Gerekçelerini bir hatırlayın; genelde kalabalık, plajdaki çöpler, mangal dumanı, trafik ve liste böyle uzayıp gider. Dikkat ettiyseniz Şile’yle ilgili bir durum yok problem buraya gelen insanlarda. Yani Şile çok bozdu diyen arkadaşlarınız yanılıyor, aslında insanlar çok bozdu hatta insanlar baya bozdu yani o kadar bozdu ki önünü alamadık.. neyse kısa keselim.. :)  Siz aşağıdaki tavsiyelerimizi dinleyip Şile’ye gidin ve dönüşte de bu arkadaşlarınıza yanlış zamanda gittiklerini söyleyip havanızı atın.

Her yazlık yerin yoğun bir dönemi var, hele ki bu yer İstanbul’un dibindeyse yazın kalabalık olmama ihtimali yok. Şile’yi de insanlar bozduğuna göre burada güzel vakit geçirmek için insanların az olduğu dönemde gitmek gerekiyor. Peki, Şile’de ne zaman az insan olur? Tersten gidelim; bir kere yazın hafta sonları değil, hele resmi tatiller hiç değil. Hatta yazın resmi tatilde Şile’ye gitmek kadar büyük bir çılgınlık yok, onu söyleyelim. Denize girmek istiyorsanız ve kalabalık sizi rahatsız etmeyecekse yazın hafta içi gidin. bi dakka bi dakka madem hafta içi de kalabalık o zaman neden hafta sonu gelmiyoruz? diyorsanız isterseniz bir deneyip görün :) evet hafta içi kalabalık ama hafta sonu olan yoğunluğu kalabalık diyerek anlatamıyoruz yani Türkçe’de o yoğunluğu ifade edebilecek bir kelime yok, artık siz hayal edin. Hiç kalabalık olmasın ama denize de gireyim diyorsanız sonbaharda gelin ama denizden çıkınca biraz üşümeyi göze almanız gerekiyor. Denize girmem ama koyları da gezmek isterim diyorsanız ilkbahar ya da sonbaharda, şöyle bir balık yer döneriz derseniz de kışın gelin. Karadeniz kıyısında olan yerlerin kışın havası bir başka güzel oluyor, balığı nerede yiyeceğinizi de aşağıda Şile Restoranları bölümünde anlattık.

Şile küçük bir yer olduğu için sanki tek bir plajı varmış gibi düşünülüyor. Ancak doğru değil hatta Şile’nin küçük olduğu da doğru değil. Şile’de ücretsiz halk plajlarından beachlere kadar her şey var. Önemli olan sizin ne istediğiniz tabii ki ama yine de uyarılarımıza da dikkat ederek seçim yapmaya dikkat edin deriz. Merkezde Halk Plajı ya da diğer adıyla Ayazma Plajı var. Kumbaba Plajı, Ağlayan Kayalar ve Uzunkum Plajı da merkeze çok yakın. Biraz daha Ağva tarafına giderseniz; Akçakese Plajı, Karacaköy Plajı, Ağva Plajı, Kilimli Koyu, Kadırga Koyu ve Sardala Koyu da Şile’de denize girilebilecek yerlerin başında geliyor. Plajlar ve Koylar hakkında detaylı bilgileri Şile & Ağva Plajları ve Koyları yazımızda bulabilirsiniz.

Şile Feneri

Bir nevi Şile’nin sembolü diyebileceğimiz Şile Feneri, şu anda aktif olarak çalışan dünyanın en büyük ikinci deniz feneri ve 1850’li yılların sonunda yapılmış. İster uzaktan fenere bakın isterseniz de fenerin olduğu yerden denize bakın; her iki şekilde de güzel bir manzarayla karşılaşacaksınız. Şile Feneri’nin hemen yanında belediyenin tesisi var ve fiyatları uygun ayrıca manzarası da çok güzel, gelmişken burada en azından bir çay içmeden dönmeyin. Park yeri bulmak biraz zor ama yoğun zamanlarında gitmezseniz herhangi bir sıkıntı yaşamazsınız.

Şile Saklıgöl

Ne desek bilemiyoruz yani adı Saklıgöl ama keşke biraz daha saklı kalabilseymiş. Biz çok araştırmadan sadece Saklıgöl diye bir yer olduğunu bilerek gittik. Navigasyondan baktık Şile merkezine 9-10 km uzaklıktaymış, görmeden dönmeyelim diye düşünüp rotamızı aldık. Şile merkezinden çıktıktan sonra navigasyon bizi toprak bir yola soktu. Yol bozuk, görünürde çok araba da yok haliyle biz de demek ki Saklıgöl gerçekten saklı kalabilmiş diye düşündük ve sevindik. Tabii sonra rüya sona erdi; gölü görmeyi beklediğimiz anda karşımıza bir otopark çıktı, tam onun şokunu atlatmıştık ki burnumuza ızgara kanat kokuları gelmeye başladı.

Gölün etrafını tamamen bir işletme çevirmiş ve gölün kıyısına derme çatma yerler yapıp oraları bile masayla doldurmuşlar. Her yer mangal dumanı, gölü görmek bile mümkün değil. Bir patika bulduk bu patikadan biraz yürüdükten sonra masa sayısı azaldı ve ancak o zaman gölü görebildik. Gidip gitmemeniz konusunda birşey diyemeyiz tabii ki ama Şile Saklıgöl‘e doğal bir güzellik beklentisiyle gidecekseniz bir kez daha düşünmenizde fayda var.

Şile Kalesi

Eskiden gezerken tarihi yerleri gördüğümüzde neden buraları restore etmemişler diye kızıyorduk. Ancak Şile Kalesi’ni gördükten sonra bu fikrimiz gerçekten değişti. Gidince göreceksiniz ki Kale restorasyondan sonra Sünger Bob’a benziyor, inanın abartmıyoruz artık insanlar Sünger Bob Kalesi diye dalga geçiyor. Keşke harabe halde kalsaymış demeden geçemedik.

Şile Kalesi kıyıya yakın bir ada olan Ocaklı Ada‘nın üzerinde bulunuyor bu nedenle Ocaklı Ada Kalesi olarak da anılır. Büyük bir kale değil zaten ada üzerinde olduğu için girme şansınız da yok. Restorasyondan sonra dışında da görülecek bir şey kalmadı. Açıkçası gidip görün diye değil de bu tarafa balık yemek için falan gelip Sünger Bob’a benzeyen bir kale görürseniz bu Şile Kalesi, bilin diye yazmak istedik.

Eskiden Şile, yabancı turistlerin bile geldiği tam bir tatil beldesiymiş. Tabii hala gelip otellerde kalanlar var ama net bir şekilde söyleyebiliriz ki Şile o eski Şile değil. Yeni yolların yapılması ve ulaşımın kolaylaşmasıyla buraya gelenler ağırlıklı olarak günübirlik ziyaretçilerden oluşmaya başladı. Dolayısıyla işletmeler de bu yönde değiştiği için vakit geçirecek yer bulmakta zorlanabilirsiniz. Gündüz denize girerim akşam da yatar uyurum derseniz; Şeref Hotel, Şile’nin eski otellerinden ve manzarası çok güzel. Şile Resort da konum olarak gayet güzel. Elbette Şile Otelleri bu kadarla sınırlı değil saydığımız otellere benzer pek çok otel var. Ancak genel olarak fiyatlar Bodrum’daki otel fiyatlarıyla yarışır cinsten ve kalite tam anlamıyla yerlerde. Kısacası mümkünse otelde kalmayın; İstanbul’dan geliyorsanız günübirlik gelip dönebilirsiniz, uzak bir yerden geliyorsanız da yani ne desek ki bizce gelmeyin.. ciddiyiz.

Otel’de kalmayın dedik ama kamp yapacaksanız o ayrı, zaten kampın kendine ait aktiviteleri olduğu için sıkılmazsınız, ateşin başında oturmak bile zaman geçirmek için yeter. Ayrıca Şile’nin etrafında çok güzel yürüyüş rotaları bulunuyor, size uygun güzel rotalar bulup ormanın içinde güzel yürüyüşler yapabilirsiniz. Eğer çadırınızı bir kamp alanına kurmak isterseniz Sahil Kamp, Green Park Camping, Hacıllı Şelalesi Kamp Alanı ve İstanbul Kamp tercih edilebilecek kamp alanları. Biraz Şile’nin dışına çıkıp Akçakese Plajı’nda da kamp yapabilirsiniz ama günlük 90 TL gibi bir ücreti var ve karşılığında düzgün bir hizmet maalesef yok. Kilimli Koyu’nda da kamp alanı var ama kesinlikle huzurlu bir yer değil. Bunun yerine Kilimli Koyu’nun biraz ilerisinde Kadırga Koyu var burada ücretsiz kamp kurabilirsiniz, çeşmesi de var. Tek kötü yanı yolu biraz bozuk ama bu sayede de bir çok kişi gelemiyor ve burası sakin kalabiliyor.

Sezon dışında gelirseniz kamp alanları dışında çok güzel yerlerde çadır kurma şansınız da olur. Örneğin Kabakoz Köyü Plajı’nın olduğu yer çok güzeldir ama bazen köylüler ve jandarma rahatsız edebiliyor, çadırı kaldırmanızı isteyebilirler. Böyle bir durumda yukarıda bahsettiğimiz İstanbul Kamp’a gidebilirsiniz, çok yakın.

Şile, Karadeniz kıyısında olmanın hakkını kesinlikle vermiş; bir çok balık restoranı var ve gerçekten güzel balık yiyebiliyorsunuz. Şile Restoranları genelde Şile Kalesi’nin olduğu bölgede bulunuyor. Hem alkollü hem de alkolsüz pek çok restoran var.

İskorpit

Eğer alkolsüz bir yemek yiyecekseniz adresiniz belli; hiç tartışmasız İskorpit diyoruz. Belki diğerlerine haksızlık olacak ama Şile’de Alkolsüz Balık Restoranları için başka yer yazmaya bile gerek duymuyoruz. Valla ortak falan değiliz.. Zaten belediyenin yeri olduğu için öyle bir şansımız da yok. İskorpit‘in balıkları gerçekten taze, fiyatlar çok makul ve hizmet de gayet iyi. Yalnız şuna dikkat edin; bazen full oluyorlar kapıda beklerseniz boşalan masalara sizi alalım diyorlar, hiç o topa girmeyin. Zaten o yoğunlukta servis de yavaşlayacağı için hem kapıda hem de masada beklersiniz.

Massha Şile Balıkçısı

Deniz kenarında ve güzel bir manzaraya sahip olan Massha Restoran, iyi hoş ama fiyatları gerçekten yüksek. Sahip olduğu yüksek fiyatlara karşılık müthiş bir hizmet ve lezzet de maalesef yok. Ancak alkollü bir yer arıyorsanız ve yüklü bir hesap ödemeyi göze aldıysanız tercih edilebilir.

Marin Balık

Şimdi Massha’nın manzarası güzel dedik ama Marin Balık da aşağı kalmıyor. Hizmet kalitesi de kesinlikle daha yüksek. Lezzet hemen hemen aynı, belki biraz daha iyi diyebiliriz.

İskandil Restaurant

Marin Balık ve Massha’da yer yoksa şansınızı zorlamanıza gerek yok İskandil Restaurant’a gelebilirsiniz. Tabii alkollü bir yemek yiyecekseniz yoksa zaten direkt İskorpit’e gidin :)

Saklıgöl ve yukarıda restoranlar arasında da saydığımız Massha Restaurant’ta kahvaltı yapabilirsiniz. Ancak kahvaltı yapılacak yerler açısından Şile biraz zayıf kalıyor. Güzel vakit geçirebileceğiniz kahvaltı mekanları arıyorsanız sizi Ağva’ya alalım.

İstanbul’a yakın bir yerde hem doğa hem de deniz olur da piknik alanı olmaz mı? Tabii ki bir sürü ücretli ve ücretsiz piknik alanı var. Günübirlik kaçamaklar için de tercih edebileceğiniz Şile’nin en güzel piknik alanlarını ayrıca anlattık, detaylar için Şile Piknik Alanları yazımızı inceleyebilirsiniz.

İstanbul’a bağlı bir ilçe olan Şile, Kocaeli Yarımadası’nda yer alıyor. İstanbul merkezi’ne 77 km mesafede ve tam olarak Beykoz ile Kandıra arasında, İstanbul’un Karadeniz kıyısındaki son ilçe olarak da söyleyebiliriz. Beykoz’dan sonra başka bir yer olmaması şaşırtıcı gelebilir ama Şile köyleriyle beraber düşünüldüğünde o kadar da küçük bir yer değil, 60 kilometrelik bir sahil şeridi var.