Ukrayna‘nın son dönemdeki en turistik şehri Lviv desek abartmış olmayız. Ee tabii ne kadar turistik o kadar pahalı durumu burada da geçerli. O yüzden daha da pahalı bir şehir olmadan gidip görmenizde fayda var. Lviv’de gezilecek yerler nereler sorusuna cevap veriyoruz. Elbette her zaman yaptığımız gibi sadece nereye gitmeliyiz sorusuna değil nereye gitmesek de olur sorusuna da cevap veriyoruz. :)

Öncelikle bizim için Lviv’in en güzel yanlarından biri yürüyerek keşfetmenin çok kolay oluşuydu. Zaten en sevdiğimiz şeylerden biri sokaklarda kaybolmak olduğu için yürüyerek bir yerlere gidebilmek çok daha zevkli oluyor. Lviv gerçekten de küçük bir şehir. Özellikle Kiev’e göre kıyasladığımızda 3-4 gün içerisinde girilmemiş sokak bırakmayacaksınız. Turistik olarak görmek isteyeceğiniz her şey Eski Şehir yani Old Town bölgesinde kalıyor. Tüm meşhur restoranlar da bu bölgede olduğunu hatta Lviv gece kulüpleri de burada konumlandığı için gece gündüz ne yapmak isterseniz doğru nokta bu bölge. :)

Lviv’de dolaşırken hep özellikle Old Town bölgesinde hep ne güzel bir mimari, ne düzgün sokaklar, cetvelle çizilmiş gibi dedik. Havaalanına doğru giderken de Sovyet mimarisini görmüş olduk. Üstüste yüksek ve dikdörtgen yapılar, sıfır mimari süs; sadece beton yığınlarını göreceksiniz. Ama üzülmeyin Old Town o kadar turistik olmuş ki buranın dışına çıkmanızı gerektirecek birşey yok. :) Şimdi yürüye yürüye keşfettiğimiz yerlerin detaylarına bakalım.

Lviv Old Town bölgesinin merkezi olan Rynok Meydanı‘nın etrafından gün içinde birkaç kez geçeceğinize eminiz. Çünkü Lviv’deki tüm gezilecek yerler ve yeme – içme durakları bu meydanın etrafında toplanmış. Hem gündüz hem de gece Lviv’in kalbi burada atıyor desek yalan olmaz.

Sağında solunda restoranlar ortada Lviv Town Hall yer alıyor. Rynok Meydanına gelip isterseniz hemen Belediye Binasının önünden kalkan trenle şehir turu da yapabilirsiniz. Lviv’in bizce en güzel binaları ve yapıları da bu meydanın etrafında bulunuyor.

Lviv Town Hall, gündüzleri belediye binası olarak hizmet veren bir yer ama burayı turistik kılan şey ise çatısına çıkmak ve Lviv’e kuşbakışı yukarıdan bakmak. Çatıya çıkmak için asansör vardır elbet diye düşünüyorsanız hemen düşünmeyi bir kenara bırakın. Sadece 4 katına asansörle çıkabiliyorsunuz. Bu katlar zaten aktif olarak belediye hizmetinin verildiği çalışma katları. Bu kattan sonra başlayan 350+ merdiveni çıkmak için tabana kuvvet yapmanız gerekecek. Merdivenler hem dar hem de aralıkları sık sık. Tam refaha kavuşacağız derken kule gibi bir yerden bir 20 merdiven daha çıkmanız gerekiyor. Burası o kadar dar ki 2 kişi geçerken bile üst üste geliyorsunuz. Fatih de biraz klastrofobi var. O da geçerken zorlandı ama boş anını yakaladığınız anda girip hızlıca yukarıya çıkabilirsiniz. Bu deneyimi tatmanın bedeli ise kişi başı 30 Grivna. Kuleye ise sabah 9.00 akşam 18.30 arasında çıkabilirsiniz.

Potocki ailesine ait olan bu sarayın içine girip gezebilirsiniz ya da dışarıda bahçesinde vakit geçirebilirsiniz. Potocki Sarayı’ın içerisinde Rönesans ve Barok dönemine ait eserler bulunuyor. İçeriye giriş için ise kişi başı 20 Grivna ücret ödemeniz gerekiyor. Lviv Opera Binası’na 800 metre, Rynok Meydanı’na ise 700 metre mesafede bulunmakta. Biz yine yürüyerek saraya gittik. Bu arada her ülkede illa 1-2 saray olacak, değil mi? :)

Lviv’in simgesi haline gelmiş olan Lviv Opera Binası kesinlikle görülmeye değer yerlerden biri. Lviv’e gitmeden önce eğer opera dinleme niyetiniz varsa biletinizi online olarak da satın almanız mümkün. Ben opera dinlemek istemiyorum, sadece içini görmem yeterli diyorsanız turistik tur bileti de alabilirsiniz. Opera biletleri fiyatları da emin olun oldukça uygun. Biletlere buradan ulaşabilirsiniz. Tabi sizin programınıza uygun bir program olur mu onu bilmiyoruz, niyetiniz varsa buna göre planlayabilirsiniz çünkü her akşam program olmuyor.

Onlardaki ismi bit pazarı mıdır bilinmez ama Lviv Opera Binası’ndan çıkıp sol tarafa yürüyüp karşıya geçtiğinizde bir pazar alanı göreceksiniz. Bu pazarda Putinli, Trumplı tuvalet kağıtlarından askeri rozetlere, matruşkalardan antika eşyalara ve yünlü çoraplara dahil her şey; hem hediyelik hem de orada yaşayanların ihtiyacı olabilecek eşyalar bulunuyor.

Aklınıza gelen müze büyüklüğünden çok daha farklı aynı zamanda çalışan bir eczane & müze burası. Lviv’in en eski eczanelerinden biri olma özelliğini taşıyor. Ücret ödemeden içeri girebilirsiniz; yani aslında eczaneye giriş yapıyorsunuz. O anda bir yandan gerçekten ilaç alan insanlar da göreceksiniz. 1966 yılında açılan Eczacılık Müzesi içerisinde ilaç yapımında kullanılan aletleri görebilirsiniz. Nereden nereye diyor insan..

İtalyan bir mimar tarafından yapılmış olan bu avlu yine Old Town bölgesinde kalıyor. Avlunun içerisinde alt katında restoranlar var. İsterseniz yukarı çıkabiliyorsunuz. Avlu içinde gezmek serbest ancak odaları görmek isterseniz 3 Grivna verip ayakkabılarınızı çıkartıp görebilirsiniz.

Lviv’in en güzel caddelerinden biri bence burası. Ermeni Caddesi olarak da biliyor. En güzel diyorum çünkü cadde üzerinde yer alan evlere, binalara bayılacaksınız. Az daha bakımlı olsalar neler neler olacak.. Bu bölgede güzel cafe & restoranlar var.

Yürüyüş yaparken ister istemez ayaklarınız sizi Shevchenka Bulvarı’na getirecektir. Buranın herhangi bir özelliği yok ama oldukça turistik. Nedeni de restoran ve kafelerin bu bulvar üzerinde sık sık olması. Yarım saatte gezip güzel binaların fotoğraflarını çekip dönmeniz mümkün.

1786 yılında inşa edilen Lychakiv Mezarlığı 40 hektarlık bir alana kurulu ve Lviv’in en çok ziyaret edilen noktalarından biri haline gelmiş. Mezarlıkta 500,000’den fazla mezar, heykel ve kabartma, 24 şapel bulunmakta. Buraya en az yarım günü ayırmak gerekiyor. Giriş ücreti ise sadece 40 Grivna. Ayrıca içerisinde yürüyüş yolları, botanik bahçesi ve anıtlar da bulunuyor. Kendine has bir tarzı olduğu kesin, mezarlık demek de belki de çok doğru olmaz. Zaten 1991 yılında burası müze ünvanını almış.

Hiç olacağını düşünmezdim ama çok şaşkınım, Lviv’in en meşhur yerlerinden bir yeri de parkları. Yemyeşil kocaman parklarda sabah yürüyüşlerinizi yapabilir, banklarda oturabilirsiniz. Parklarını gez gez bitmez; Ivan Franko Parkı, Shevchenko Parkı en meşhur parkları arasında yer alıyor. Bizim her ne kadar bu parklara uğramaya vaktimiz kalmasa da Opera Binasının hemen önünde yer alan minik parkta banklarda oturma fırsatımız olmuştu. Yerel halkı parkları oldukça iyi de kullanıyor.

Lviv’de sürekli denk geleceğiniz, siz gitmeseniz bile önünden geçeceğiniz Gotik – Barok mimariye sahip kilise ve kathedrallerin sayısı oldukça fazla. Biz oldukça turistik olanları sizinle paylaşmak istedik.

• St. Peter & Paul Garrison Church: Lviv’deki ilk Barok mimariye sahip olan bu kilisenin yapımına 1610 yılında başlanmıştır. Haftasonu ya da ayin zamanında gittiğinizde oldukça kalabalık olduğunu göreceksiniz.
• Ermeni Kathedrali: Virmenska Caddesi‘nin hemen alt sokağında yer alan Ermeni Kathedralinin içini maalesef tam olarak gezemedik ancak bahçesine girme fırsatımız oldu. Bölgede yaşayan Ermeniler tarafından 14. yy. da tamamlanan bu yapı da yine Gotik mimari izleri taşıyor. Aynı zamanda Unesco’nun “Dünya Kültür Mirası” içerisinde yer alıyor.

• Dormition Kathedrali: Ukraynalı bir Ortodoks kilisesi olan Dormition Kathedrali’nin tarihi 1600’lü yıllara dayanmaktadır. Biz gittiğimizde ayin nedeniyle ziyaretçi girişine kapalıydı. Yapı oldukça büyük ve ihtişamlı.
• Verklärungskirche Lemberg: Lviv’in Old Town yani Eski Şehir bölgesinde yer Verklärungskirche Lemberg (Başkalaşım Kilisesi) 1731 yılında tamamlanmış. İçine girdiğinizde altın sarısı renkler gözünüzü alacak. Burası bir Katolik kilisesi bu arada.

• St. Eucharist Kilisesi (Önceki adıyla Dominik Kilisesi): Lviv’de nikah töreni de görmüş olduk. Bu kilisede Pazar günü 5 dk. da bir yeni evlenen biri oluyor. Onlarınn ritüellerini izlemek açısından güzeldi.

• St. Michael Kilisesi: Yukarıdan Lviv’e baktığınızda yani belediye binasından baktığınızda tepedeki bu kiliseyi kesin görürsünüz. Merkezin az dışında yürüyerek ve merdiven çıkarak gidebileceğiniz bir kilise. Etrafında manastır da vardı.

Bu arada Lviv gezimizi anlattığımız 99 saniyede Lviv Gezi Rehberi videomuza da göz atmayı unutmayın.